Vergilendirme sürecinde, idarenin farklı kaynaklardan
birtakım bilgilere ulaşması olağan bir
durumdur. Burada önemli olan elde edilen bilgilerin
gizliliğinin sağlanması ve gerekli hallerde
hukuka uygun olarak kullanılabilmesidir. İşte
bu noktada, elde edilen bilgilerin korunmasına
yönelik alınan tedbirler, mükelleflere tanınan
önemli haklardan birisi olan vergi mahremiyeti
ile sağlanmaktadır. Vergilendirme sürecinde elde
edilen bilgilerin ifşası veya bu bilgilerden yarar
sağlanması vergi mahremiyetinin ihlali olarak
değerlendirilmektedir. Bu bilgilerin açıklanmasının
ya da yarar sağlamak amacıyla kullanılmasının
vergi suçu kapsamında değerlendirilerek,
hürriyeti bağlayıcı bir suç olarak hapis cezası ile
cezalandırılması gerektiği hükme bağlanmıştır.
Buna karşılık, vergilendirme sürecinde, gerekli
hallerde elde edilen bu bilgilerin ilgililerle paylaşılması gerekebilmektedir. Bu anlamda, elde edilen
bilgilerin ilgililerle gerekli durumlarda paylaşılması
vergi mahremiyetinin ihlali sayılmamaktadır.
Diğer bir ifadeyle, kanunlarla belirlenen
durumlarda, mükellefler veya mükelleflerle ilgili
kişiler hakkında elde edilen bilgilerin paylaşılması
vergi mahremiyetinin istisnalarını oluşturmaktadır.
Çalışmada, vergi mevzuatımızda yer alan
vergi mahremiyeti ve istisnaları tüm yönleriyle
değerlendirilmeye çalışılacaktır. Bu anlamda,
düzenlemelerde çok fazla istisna hükmüne yer
verildiği ve vergi mahremiyeti kapsamında elde
edilen bilgilerin, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir
İdaresi Başkanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu
gibi birimlerle paylaşılmasının Anayasa’nın 20.
maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğine
aykırılık teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Vergi Mahremiyeti, Özel
Hayatın Gizliliği, Mükellef
JEL Sınıflandırma Kodları: H20, H29, K34
Abonelik veya Satın Alma Gerekiyor!
Bu makalenin devamını okuyabilmek için giriş yapmanız, satın almanız veya abone olmanız gerekmektedir.