VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Dr.

Ufuk ÜNLÜ





  • Organizasyonların en temel hedeflerinden biri verimli bir iş sürecine sahip olmaktır. Günümüzde gerek kamu kurumları gerekse özel işletmelerin üzerinde özellikle durduğu konuların başında gelen performans değerlendirme, çalışanların davranışlarının, becerilerinin, potansiyel güçlerinin ve benzer niteliklerinin farklı çalışanlarla karşılaştırılması ve sistematik bir ölçümleme yapılmasıdır. Performans değerlendirme süreci izleme, analiz etme, sonuçları derleme ve bu sonuçların ilgili yerlere gönderilmesini kapsar. Uygulaması eskilere dayanan bir insan kaynakları aracı olarak performans değerlendirme ve buna ilişkin yöntemler, zaman içerisinde mevcut gelişmelere uyum sağlayarak daha kullanılır ve gelişmiş bir hale getirilmiştir. Ancak ne olursa olsun değerleme sürecine ilişkin hatalar her dönemde varlığını korumakta ve bu durum, çıkan sonuçların sıhhatini sorgular hale getirmektedir. Bu çalışmanın amacı, performans değerleme sürecinde yapılan veya gözlemlenen hatalar hakkında okuyucuya açıklayıcı bilgiler sunmaktır.

  • İnsanların bir arada yaşama ihtiyacı kültürün oluşumunu sağladığı gibi, devlet mekanizmasına olan ihtiyacı da meydana getirmiştir. Devletin varlığı, en önemli gelir kaynağı olan vergiyi doğurmuş, bu anlamda devlet-vatandaş ilişkisi, vergi ödeme bilinci ve vergisel adalet anlayışı topluma ait vergi kültürünün oluşumuna katkıda bulunmuştur. Toplumların zaman içerisinde oluşan değerleri, inançları, gelenekleri ve davranışları vergi kültürü üzerinde etkiler bırakmıştır. Bu nedenle her toplumun vergiye bakış açısı farklı olmuştur. Sosyal süreçler ile toplum üzerinde zorlayıcı gücü olan verginin etkileşime yönelik zaman içerisinde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı, oldukça geniş bir kavram olan kültür olgusunun vergi kültürünü nasıl etkilediğini ve vergi kültürünün daha kapsayıcı bir unsurolan kültüre bağlı olarak nasıl değiştiğini açıklamaya çalışmaktır. Anahtar Kelimeler: Kültür, Vergi Kültürü, Temel Değerler, Mükellef. Jel Sınıflandırma Kodları: H20, Z10.

  • Anonim şirketlerde, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. Anonim şirketin yönetim ve temsil organı yönetim kuruludur. Yönetim kurulları hukuki işlem niteliğinde karar alarak görevlerini icra ederler. Bu nedenle yönetim kurulu kararları da hukuki işlem niteliğindedir ve hukukun genel prensipleri bu kararlar içinde geçerlidir. Her hukuki işlemde olduğu gibi yönetim kurulu kararları da sakat olabilir. Bilindiği gibi hukukumuzda sakatlık üç çeşittir; yokluk, iptal ve batıl karar. Batıl karar, kurucu unsurlarda eksiklik anlamına gelir.

  • Şirketler topluluğu ticaret hukuku özelinde yeni bir kavramdır. Daha önceleri holding olarak adlandırılan şirketler topluluğunun, ticari alandaki sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ticaret şirketlerinden farklı yasal düzenlemelere tabi olan bu topluluklar, ekonomik/yasal avantajları sayesinde, günümüz koşullarında daha cazip hale gelmişlerdir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu günümüzde çok yaygın olan şirketler topluluğu müessesini hüküm altına alarak ticari yaşamda önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bu çalışmada, girişimcilerin söz konusu avantajlardan yararlanabilmesi amacıyla oluşturdukları şirketler topluluğu bünyesinde yer alan hâkim ve bağlı şirketler arasındaki hâkimiyet ve diğer ilişkinlerin hangi kurallar üzerine kurulduğuna ilişkin açıklamalar yapılacaktır.

  • Anonim şirketlerde; kanun, esas sözleşme hükümleri ve dürüstlük kurallarına aykırılıklar iptal davasının konusunu oluşturur. Bununla birlikte, anonim şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatlerinin önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmesi ve ihlal edilmesi ise fesih davasının konularını teşkil eder. Birbirine benzeyen bu iki dava sürecine ilişkin açıklamalarımıza ve değerlendirmelerimize ilişkin hususlar çalışmamızda yer almaktadır.

  • Kayıtdışı ekonomi, her ülkede görülen ve yine her ülkenin asgari seviyeye düşürmeye çalıştığı en önemli ekonomik sorunlardan biri olarak kabul edilmektedir. Karşılaşılan sorunların yahut idari süreçlerin incelenip kullanılan denetim sistemi, idarenin hem kendini hem de dış çevreyi kontrol edebilmesini sağlayan bir fonksiyon olarak karşımıza çıkmakta ve bu noktada kayıtdışı ekonominin önlenmesinde özellikle vergi denetiminin önemi sıklıkla vurgulanmaktadır. Ekonomideki kayıp ve kaçaklarla mücadele edilmesi veya önlenmesinde vergi denetiminin rolü yadsınamaz bir gerçektir.

  • 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu, petrol piyasasında yaşanabilecek ihlallere yaptırım uygulanmasını sağlamak üzere idari para cezaları uygulanmasını öngörmüştür. Bu kapsamda 5015 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesi, faaliyetlerin kısıtlanmasına özgülenmiş olup, bu kısıtlamalara uyulmaması durumunda idari para cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak söz konusu kuralın maktu idari para cezası öngörmesi nedeniyle fiili gerçekleştirenin kusuru ya da ekonomik gücü gibi özellikleri değerlendirilmemekte ve yasaklanan fiili gerçekleştirenlerin tamamına aynı para cezası verildiği için bu durumunun adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürülmektedir.

  • Şirketlerin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun esas sermaye sistemindeki sermayenin artırılmasına ilişkin hükümlerine tabi olmaksızın yönetim kurulu kararı ile yeni pay çıkarmak suretiyle ulaşabilecekleri azami sermaye tavanını gösteren ve esas sözleşmelerinde yer alan sermaye, kayıtlı sermaye olarak ifade edilir. Şirketlerin kayıtlı sermaye sistemini kabul etmelerine, kayıtlı sermaye sistemine geçmelerine, bu sistemde sermayelerini artırmalarına, kayıtlı sermaye tavanını yükseltmelerine, sistemden çıkmalarına veya çıkarılmalarına, yönetim kurulunun imtiyazlı ve primli paylar ihracına, rüçhan haklarını sınırlamasına ve diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere 19/10/2012 tarih ve 28446 sayılı Resmi Gazete'de "Halka Açık Olmayan Şirketlerde Kayıtlı Sermaye Sistemine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ" yayımlanmıştır. Bu çalışmada, söz konusu tebliğ uyarınca halka açık olmayan şirketlerde kayıtlı sermaye sistemini kabul etme ve bu sisteme geçme şartları ile izin alma ve bu izin sonrası yapılacak işlemler hakkında açıklamalarda bulunulacaktır.

  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış ve genel anlamda 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Aynı şekilde 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlük kazanmıştır. 6102 sayılı Kanun'un 329 uncu maddesine göre anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir. Anonim şirkette pay sahipleri, sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. Bu çalışmada 6102 sayılı Kanun uyarınca anonim şirketlerde denetleme konusu üzerinde durulacak ve özellikle denetlemenin kapsamının ne olacağı hakkında bilgi verildikten sonra denetim sonucunda hazırlanan denetim raporuna değinilecektir.