VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Sigorta ve Muhasebe Uzmanı

MEHMET CAN





  • Ülkemiz çalışanlarının sosyal güvenlikleri, tabi oldukları sosyal güvenlik kurumları tarafından sağlanmaktadır. Sosyal güvenlik şemsiyesi altında bulunan nüfus gruplarının toplamı olan 43.540.202 kişinin nüfus oranına göre %72.50'sinin sosyal güvenlik şemsiyesi altında olduğunu görmekteyiz. Gerek mevzuatları açısından, gerekse çalışma alanları bakımından en yakın sosyal güvenlik kuruluşları, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumu'dur. Bunlardan Bağ-Kur; bu sosyal güvenlik şemsiyesi içinde %17.90, Sosyal Sigortalar Kurumu ise; %38.1 O'nu karşılamaktadır. Birbirlerine bu kadar yakın olan iki sosyal güvenlik kuruluşu, bazen de birbirlerinden kalın çizgilerle ayrılmaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu ile Bağ-Kur arasındaki bu mevzuat yakınlığı uzun yıllar sürekli olarak Bağ-Kur'dan SSK'ya bir kaçış olarak gözlendi. Bağ-Kur, kuruluş yılından itibaren sürekli bu kaçışı önlemek için yasalar çıkardı. Bağ-Kur'dan Sosyal Sigortalar Kurumu'na kaçışın çeşitli nedenleri mevcut bulunmaktadır. Esasen bu yazımızın konusu iki Kurum mevzuatı arasındaki ayrılıklar ile iki Kurum'un üyelerine sağladığı sosyal güvenlik haklarındaki farklılıkları ortaya koymak da değildir. Kuruluşundan itibaren 1479 sayılı Bağ-Kur Yasası'nda en fazla değişikliğe uğrayan maddelerden birisini de "Sigortalı Sayılanlar ve Sayılmayanlar" başlığı altında gördüğümüz 24 üncü madde oluşturmaktadır. Bağ-Kur Yasası'nın kısa zaman dilimleri içinde değişikliğe uğraması nedeni ile tatbikatta bazı aksaklıklar meydana gelmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, genel çizgileri ile Bağ-Kur tatbikatında 24 üncü maddenin konusu olan " S igortalı Sayılanlar ve Sayılmayanlar" başlığı altında Yasa'nın değişiklik geçirdiği evreler ile bu değişikliklerinin neler olduğunu bizzat yasa maddelerinden görmeye çalışacağız.

  • Sosyal Güvenlik Raporu

    20.11.2016 10:11

    Günümüzde vergi reformunu sağlamak kolay görülmemektedir. Öncelikle tüm toplum katmanlarının katılacağı, diğer bir ifade ile üzerinde konsensus oluşan bir reformu gerçekleştirmek gerekmektedir. Vergi reformu tek başına yeterli olmamakla birlikte diğer reformların önünü açmaktadır. Vergi reformu ile sağlanması amaçlanan hususlar ayrı ayrı belirlenmeli, devletin gelir unsurları yeniden tanımlanmalı ve tüm toplumun katılımı sağlanmalıdır. Vergi reformundan sonra yapılması gereken en büyük husus sosyal güvenlik reformudur. Günümüzde devlet açıklarının nerede ise 1/3'ne ulaşan sosyal güvenlik reformunu gerçekleştirmek için yapılması gereken değişiklikleri şu şekilde özetlemek mümkün bulunmaktadır. A) Milli bir sosyal güvenlik politikası, B) Sosyal güvenlik kuruluşlarının özerk olması ve yeniden yapılandırılması C) Kurum fonlarının verimli kullanılması için yeni bir fon politikasının oluşması D) Siyasal iktidarların Kurum üzerindeki tasarruflarının Milli Sosyal Güvenlik Politikasına ters düşmemesi, E) Sosyal Yardım Zammı adı altında ödenen ödemelerin devlet tarafından sağlanması, F) Devlet Katkısının sağlanması, G) işsizlik Sigortasının sağlanması, H) Modernizasyona gidilmesi, Kamu Kurumu niteliğindeki Kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılması, Yukarı paragrafiarda belirtmiş olduğum temel seçeneklerin açıklanması yazının konusunu oluşturmaktadır.

  • Bilindiği gibi 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu ve 2926 sayılı Bağ-Kur Tarım Sigortası Kanununa göre tahakkuk eden prim ve diğer alacakların tahsilatını hıziandırma gerekçesi ile 8.5.1997 tarihli ve 4247 sayılı Kanun 16.5.1997 tarihli ve 22991 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. 506 sayılı SSK'na göre tahakkuk etmiş borçların tasfiyesi için yürürlüğe konulan 4247 sayılı Yasa gereği yapılacak işlemler aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır.

  • Sosyal Sigortalar Kanunun 9 ncu maddesinde kanun koyucu işe alınan sigortalıları bir ay içinde (30 gün) ilgili SSK bildirilmesinin şart olduğunu belirtmektedir. Bu süre içinde bildirilmeyen sigartahlar için ne yolda işlem yapılacağını ise aynı Yasanın 10 ncu maddesinde belirtmektedir. Önemine binaen bu iki maddenin satır başları ile ilgili bölümlerini aktarmaya çalışacağım. "506/9 : işveren çalıştırdığı sigortalıları, örneği Kurumca hazırlanacak bildirgelerle en geç bir ay içinde Kuruma bildirmeye mecburdur." Bu maddenin konulmasındaki amaç sigortallların bir an önce Kurumca tesbit edilen örnek "Sigorta l ı işe Giriş Bildirgesi"ne göre yapılmasıdır. Yasada adı geçen "Kurum"dan maksat ise işyerinin kurul.u olduğu yeri kapsama alan Kurum şubesine bildirilmesidir. ssi. yönetmeliğinin 14 ncü maddesinde ise; "işverence işe alınan sigartalilar için nüfus cüzdaniarına göre üçer nüsha fotoğraflı olarak düzenlenecek işe giriş bildirgeleri işe başladığı tarihten itibaren bir ay içinde Kurum'a gönderilir" hükmünü içermektedir. Bu hükümlerden vurgulamak istediğim konu şudur : bir ay deyiminden neyin algılanacağıdır. Tatbikatta bazı Kurum üniteleri bu maddeyi uygulanması gerektiği biçimde uyguladıkları halde bazı Kurum üniteleri ise yalın manasından hareket ederek uygulamaktadırlar. Örneğin 25 Ocak 1997 tarihinde işe gireceksigortalının ilgili SSK Kurumu'na bildirilmesi hangi tarihe kadar yapılması gerekecektir. Bu konu o kadar önemlidir ki birisinde hem 506/1 O ncu maddenin çalışma olanağı ile 140 nci maddenin tatbiki ortaya çıkmaktadır.

  • Halen Meclis Alt Komisyonunda bulunan ve 506 sayılı SSK ile 2829 ve 2925 sayılı Yasalarda yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili olarak ilk yazımızda yeni emeklilik koşulları açıklanmaya çalışılmıştı . Değiştirilmesi düşünülen değişiklikler madde itibariyle yeniden açıklanmaya çalışılacaktır.

  • Sosyal Güvenlik Kuruluşlarında Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi ile ilgili olarak halen yürürlükte bulunan 2829 sayılı Yasa'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından değişiklik yapılması düşünülmektedir. Meclis "Sosyal Işler Komisyonu"nda olan bu değişiklik tasarısına göre 2829 sayılı Yasa'nın birinci fıkrası yürürlükte kaldırılmaktadır. Konuya bu şekilde girmemiz belki bazı sayın okurlarımız için yadırganabilir. Belki akıllarına 2829 sayılı Yasa nedir? Neden bizleri ilgilendiriyor? şeklindeki sorular akla gelebilir .

  • İşsizliğin kol gezdiği ülkemizde bazı sigortalılar da birden fazla işyerinde çalışabilmektedirler. Nadiren de olsa bu pozisyonda olan sigortalılar (daha ziyade bağımlı çalışan sigortalılar) zaman zaman, bunun olası olup olmadığı ile ne yolda işlem yapmaları gerektiğini sormaktadırlar.

  • 506 sayılı Kanun'un 63 üncü maddesi yeniden düzenlenerek, yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların istekleri halinde yaşlılık aylıkları kesilmeden çalışmalarına imkan verilmiştir.