VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmeni

Taner SARISOY





  • ALMAN VERGİ YARGISI

    03.07.2020 12:07

    Çalışmada, Alman Vergi Yargısının temel nitelikteki özelliklerine değinilmiştir. Türk Vergi Yargısı ile bazı uygulama farklılıklarına yer verilen çalışmada, esasen değerlendirme yapma okuyucuya bırakılmıştır.

  • İdari yargı alanında yaşanan iş yoğunluğu nedeniyle özellikle Danıştay asli görevini yerine getirememe durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Bunun giderilmesi için idari yargı alanında bir dizi değişikliğe gidilmesi artık zorunluluk halini almıştır. Bu çerçevede ilk yapılması gereken işlerden birisini, istinaf mahkemelerinin kurulması veya mevcut düzenlemede yer alan Bölge İdare Mahkemelerinin yetkilerinin arttırılması oluşturmaktadır.

  • KANUN YARARINA TEMYİZ

    03.01.2017 02:01

    Kanun yolu, ilgili kanunlarda yerini bulunan ve yargı mercilerince verilen kararların, değiştirilmesine veya tamamen kaldırılmasına imkan sağlayan yollardır. Bu yollar, İdari Yargılama Usul Kanununda, Ceza Muhakemesi Kanununda, Hukuk Muhakemeleri Kanununda açıkça ifade edilmektedir. Kanun yararına temyiz ise bu kanun yollarından tamamen farklı özellikler taşımaktadır.

  • Müteselsil sorumluluk müessesesi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 11.maddesine eklenen 4369 sayılı Kanun'un 81.maddesi ile düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemede; mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanların müteselsi- len sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır. Aynı maddeye 3239 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile ek yapılarak müteselsil sorumluluğun şartlarının, sınırlarının ve bu konuyla ilgili usul ve esaslarının belirlenmesi için Maliye Bakanlığı'na yetki verilmiştir. Söz konusu kanun maddesinde iki hususa değinilerek bu durumlarda müteselsil sorumluluk uygulamasının geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Bu durumlar ise, mal üreten çiftçiler ile nihai tüketicilerdir. Müteselsil sorumluluk uygulaması ile katma değer vergisi iadelerinin doğrudan bir ilişkisi bulunamamaktadır. Ancak müteselsil sorumluluk kapsamında hakkında vergi takibatı yapılan mükelleflerin, vergi dairesinden olan katma değer vergisi iade alacaklarında bu husus göz önüne alınarak işlem yapılmaktadır. Bu açıdan ayrıntıların bilinmesi gerektiği düşünülerek bu yazı kaleme alınmıştır.

  • 6111 sayılı Kanun 25 Şubat 2011 tarihi itibariyle yayınlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Kanun hem bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına hem de matrah ve vergi artırımı ile stok beyanlarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Biz bu yazımızda kayıt dışı ekonominin önemli bir kısmını teşkil eden ve haksız rekabete, çok büyük vergi kaybına yol açan sahte belge düzenleyerek 213 sayılı Yasaya muhalefet eden kişi ve kurumların kanun kapsamındaki durumunu inceleyeceğiz.

  • Ülkemizde sahte belge kullanımı oldukça yaygındır. Bunu cezaların azlığı veya uygulanmaması durumu ve uzlaşma müessesesi nedeni ile açıklamak mümkündür'. Sahte belge kullanımının "bilerek" olduğu kanaatine ulaşılması durumunda mükellefler açısından doğurduğu sonuç; vergi ve cezalar yanında hürriyeti bağlayıcı cezayı içermesidir. Ayrıca sahte belgeyi "bilerek" kullandığı tespit edilen Basit usulde vergilendirilen mükellefler gerçek usulde vergilendirme rejime geçmektedirler*. Bununla birlikte yine KDV iade uygulamalarını da olumsuz etkilemektedir.

  • Yazımızda, hem 5811 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeye hem de bu Kanun'da 5917 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklere "vergi incelemesi" bağlamında değinilecektir.

  • Yazımızda, KDVK'nın 18.maddesinde yer alan istisnadan vazgeçme maddesinin hangi durumlarda mükellef lehine sonuçlar doğurduğunu ortaya koymaya çalışacağız.

  • Mükelleflerden bazılarının faaliyetleri, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeleri düzenlemek ve bu belgeleri komisyon karşılığında satışa konu etmekten oluşmaktadır/ Bu mükelleflerce, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge üzerinde yer alan mal ve hizmet satışları için de yine sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı faturalarla mal ve hizmet alımında bulunulmuş gibi gösterilmektedir. Vergi inceleme elemanları tarafından alışlarının büyük kısmı sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeye dayandırılan mükelleflerle ilgili olarak Vergi Tekniği Raporu (VTR) yazılmakta ve bu raporlara istinaden sahte belge kullanan mükelleflerle ilgili olarak ta Sahte Belge Kullanımı (SBK) incelemesi yapılmaktadır. Vergi Tekniği Raporu ile mükellefiyetten terkin işlemi yapılırken ayrıca düzenlenen çok yüksek fatura tutarları üzerinden %2 oranında komisyon gelir/ elde edildiği belirtilerek vergi inceleme raporu (VİR) ve Kaçakçılık Suçu Raporu (KSR) düzenlenmektedir. Bu işlemde daha çok zarar gören ve külfete maruz kalan kesim ise bu belgeleri kullanan mükellefler olmaktadır.

  • Yazımızda ücretlerin vergilendirilmesinde, ücret olarak vergilendirilen gelirlerden özellikli olanlara yer verilecek ve ücret olarak isimlendi- rilmekle beraber menkul sermaye iradı veya arızi ticari kazanç veyahut serbest meslek kazancı olarak vergilendirilen gelirlere değinilecektir.

  • FORFAITING

    08.12.2016 11:12

    Forfaiting, kredili olarak bir malın veya hizmetin ihraç edilmesi dolayısıyla elde edilen tahsil hakkının, sözkonusu hakkı elinde bulunduran ihracatçıya rücu etmeksizin forfaiter adı verilen kuruluş tarafından satın alınmasıdır. Forfaiter; alacak hakkını sabit bir faiz ve komisyon ödemesi karşılığı satın alan ve banka ya da finans kurumu statüsünde kurulmuş olan bir işletmedir. Tanımlerdan da anlaşılabileceği gibi forfaiting; bir bankanın veya finans kurumunun dış ticaret hizmetleri ile ilgili olarak, ihracatçının alacaklarını ve bu alacaklara bağlı olan riskleri yüklenmesi işlemidir. Bir forfaiting işleminin unsurları aşağıdaki gibidir. ı-ihracatçının elinde bulunan alacakların forfaiter tarafından satın alınması, 2-Forfaiter'ın alacakları satın alırken risk üstlenmesi, 3-Forfaiter'ın alacakların tahsil edilernemesi durumunda ihracatçıya rücu hakkının olmaması. Bu yolla ihracatçı senedin vade sonunda ödenmeme riskinden kurtulmaktadır. Her çeşit alacak forfaiting işlemine konu edilebilirse de, uygulamada emre yazılı senet ve poliçe şeklindeki ticari alacaklar daha güvenli olduklarından tercih edilmektedirler. Forfaiting veren kuruluş, belli bir iskonto oranı üzerinden devraldığı senet veya poliçe şeklindeki alacakların karşılığında, teminat olarak banka garantisi talep etmektedir. Forfaiting işleminde ithal edilecek malın bedeli, bu malın ekonomik ömrüne yayılarak taksitlerle ödenmektedir. Önce ithalatçı ve ihracatçı firmalar arasında bir ticari anlaşma yapılmakta, fiyat ve ödeme planı saptanmaktadır. ithalatçı malları teslim almakta, banka garantisini de sağladıktan sonra borç senetlerini banka aracılığı ile ihracatçı firmaya iletmektedir. Poliçeler ihracatçı firma tarafından hazırlanmakta, ithalatçı firma tarafından kabul edilmekte ve garantör banka tarafından garanti edilmektedir. Garantör ile ithalatçı firma arasında tazminat anlaşması bulunmakta, bu durum forfaiter'ı ilgilendirmemektedir. Forfaiting piyasasında, peliçeler "rücusuz" olarak üç kez ciro edilebilmektedir.

  • Bir ülkede faaliyette bulunan uluslar arası bir kurum, ticari işlemleri ve faaliyetleri sonucunda elinde bulundurduğu o ülke şirketlerine ait ticari senetleri. gerek ödeme güçlüğü yaşadığı dönemlerde gerekse ticari alacaklarının vadesinden önce nakde ihtiyaç duyması halinde, o ülkede bir finasman kuruluşuna bu ticari alacağını belli bir meblağ karşılığı devretmek isteyebilir. Bu şekilde belli bir sözleşmeye dayanan ve bu işlem karşılığı nakit ödemede bulunan kuruluşa faiz ve komisyon ödenen ve "senet kırdırma" olarak bildiğimiz işleme, uluslar arası ticaret ve finansmanda "faktoring" denilmektedir. Daha teknik anlamda ifade etmek gerekirse faktoring; her türlü mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan vadeli ticari alacakların, faktar adı verilen finans kurumuna temlik yoluyla devredilmesi karşılığı, bu kurumdan alacak takip, tahsilat, muhasebe ve ön ödeme şeklindeki finansman hizmetlerinden yararlanılması işlemine verilen addlr. Ticari ve hukuki anlamda faktor ise, mal satımı ve hizmet arzı ile uğraşan işletmelerin bu satışları dolayısıyla doğmuş ya da doğacak alacaklarını devralorak bunların tahsilatını üzerine alan, bu alacaklara karşılık peşin ödemelerde bulunarak maddi kolaylıklar sağlayan, aynı zamanda mali, ticari ve idari konularda işletmeye verdiği hizmetler karşılığında ücrete hak kazanan kişi ya da kuruluştur. Hazine Müsteşarlığı tarafından 21. 12. 1994 tarih ve 22148 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik" metninde ise faktoring şirketleri şu şekilde tanımlanmaktadır. "Faturaya veya mal veya hizmet satışından doğmuş olduğunu tevsik eden diğer belgelere dayalı mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak alacakları temellük ederek tahsilini üstlenen ve bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunarak finansman sağlayan şirketlerdir." Faktoring şirketleri çoğunlukla aynı zamanda bankadırlar . Ancak sadece faktoring olarak kurulanlar da vardır.

  • 3065 soyılı Katma Değer Vergisi Konunu'nun (KDVK) 29'uncu maddesinin 2 numaralı fıkrasında 4369 soy ı lı Kanunla yapılan değişiklik ile indirimli orono tabi işlemler dolayısıyla yüklenilen, yılı içinde indirim yoluyla telafi edilmeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca belirlenecek sınırı aşan verginin mükelleflere iadesi imkanı getirilmiştir. Buna göre, 1 ve ll sayılı listelerde yer olon ve teslimlerinde %ı veya %8 KDV oranı uygulanon mal ve hizmetlere ilişkin olarak yüklenilen KDV'ler iade (nokden veya mahsuben) edilmektedir. Ancak bu uyguloma 5035 soyılı Kanun ile ı. ı .2004 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve mahsuben iadenin mümkün olmaması halinde nakden iade öngörülmüştür. Bu yazımızda ; indirimli orona tabi tutulan gazete ve dergi satışlarında nakden ve mahsuben KDV iadesinde 5035 soyılı Kanun öncesi ve sonrası uygulamolara değinilecektir. * Yazının konusu spesifik olmakla birlikte açıklamalarımız indirimli orono tabi mal ve hizmet teslimlerinin tümü için geçerlidir.

  • Ticaret şirketleri, Ticaret Kanununda, adi ortaklıklar , Borçlar Kanununda düzenlenmiş şirKetlerdir. Kooperatifler ise, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre,, ' teşekküller' dir. iş ortaklıkları , Kurumlar Vergisi Kanununda diğer şirketlerden ayrı bir tür olarak yer almaktadır. Özellikle büyük çaplı ihalelerde; inşaat ve enerji sektöründe, birden fazla müteahhit tarafından oluşturu lan adi ortaklık, iş ortaklığı ve konsorsiyumlar, müteahhit firmaların güç birliği oluşturarak ihaleyi kazanmak ve taahhütlerin yerine getirilmesinde problem yaşamamak amacıyla kurdukları teşebbüs gruplarıdır. Yazımızın konusunu bu ortaklıkların hukuki yapısı ve bu yapı çerçevesinde vergilendirilme ilkeleri oluşturmaktadır. Ayrıca bu birimlerin ortaklarının da ver9ilendirilmeleri hususunda açıklamalarımız olacaktır.

  • Devlet Memurları Kanununun (DMK) 28 inci maddesinde; Devlet memurlarının ticari kazanç ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmaları ile ilgili 'yasakların' neler olduğu belirtilmektedir. Söz konusu maddedeki düzenleme, anlamı itibariyle 'yasakları' hüküm altına alma iddiasıyla kaleme alınmış olduğundan; ismen zikredilmeyen faaliyetlerin yasak olmadığını , Devlet memurları tarafından yapılabileceğini söylemek mümkün olmaktadır. Her ne kadar, çok çeşitli görevlerde bulunan Devlet memurlarının; tek bir madde. ile hangi faaliyetlerde bulunup bulunamayacaklarını düzenlemenin zor olduğu söylenebilirse de, maddedeki düzenlemeye ilaveten Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığının çıkardığı yönetmeliklerde ve ilgili birimlerin kuruluş yönetmeliklerinde yasaklayıcı hükümterin düzenlenmamiş olması durumunda, dikkate alınması gereken bir tek DMK'nun 28 inci maddesi kalmaktadır. Bu anlamda DMK'nun 28 inci maddesinin neleri kapsayıp kapsamadığı önemlidir. Yazımızın konusunu; bu maddedeki düzenlemenin 'yasakladıkları' ile 'yasaklamadıkları' ve ortaya çıkabilecek muhtemel durumların değerlendirilmesi oluşturmaktadır.