VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Dr., Eski Vergi Denetmeni

İlhami SÖYLER





  • Enerji kaynakları bir ülkenin tabii servet ve kaynakları arasında yer almaktadır. 2709 sayılı T.C. Anayasası'nın 168.maddesine göre tabii servet ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların arama ve işletme hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel ki şilere devredebilir. Bunlarla ilgili usul ve esasların çıkarılacak kanunlarla d üzenleneceği de öngörülmüştür . Tabii servet ve kaynaklar kapsamına nelerin gi r diği Anayasa ve kanunlarım ızda açıkça belirtilmemişse de bunlar; bir ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliğini oluşturan genel sular, madenler, petrol ve türevleri gibi doğal unsurlardır. Tabii servet ve kaynaklar, aynı zamanda birer enerji kaynağıdır. Enerji kaynaklarının herbiri Türk hukuk sisteminde ayrı ayrı kanunlarla düzenlenmiştir . Bu yazıda , belli başlı enerji kaynaklarını oluşturan genel sular (termal sular dahil), madenler (özellikle kömürler), petrol ve türevleri ile görünmez kamusal alanlar hakkında özet bilgiler verilerek bunların yaşanan ve muhtemel enerji krizleri ve finansal açıdan mevcut ve alternatif değerlendirme olanakları analiz edilecektir. Tabii servet ve kaynaklar arası nda bulunan enerji kaynakları devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmaktadır. "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunma" ibaresi ise mülkiyet hakkı d ışında her türlü kulla n ım ve yararlanmayı içermektedir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki mallar kısaca devletin kamu mallarıdır . Bunlar, satılamaz, devredilemez (mülkiyet olarak), haczedilemez ve kamulaştırılamaz. Bu itibarla yapılacak açıklamalar bunların satış ve özelleştirme dışındaki değerlendirme yöntem ve olanakları ile sınırlı bulunmaktadır .

  • İktisadi kalkınmanın motoru yatırımdır. Yatırım ise bu amaca yönelik tahsis edilebilecek parayla (finansman) mümkündür. Bu itibarla, firmaların ve kamu kuruluşlarının ihtiyaç duydukları finansmanın temin biçimi önem arz etmektedir. Gerek Dünya'da gerekse Ülkemizde son yıllarda geleneksel finansman kaynakları (banka kredisi, tahvil gibi) yanında alternatif finansman kaynakları (finansal kiralama, faktoring, yap-işlet-devret modeli gibi) da kullanılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede alternatif bir finansman kaynağı olarak İslami orijinli sukuk-u icara olarak bilinen kira sertifikası ihracı da bir sermaye piyasası aracı (enstrümanı) olarak rağbet görmektedir. Yastık altındaki paralar ve körfez fonlarını ülkemize çekmek amacıyla Sermaye Piyasası Kurulunun bir tebliği ile kira sertifikalarına ilişkin esaslar belirlenmiştir. Bu yazıda, sukuk-u icara olarak bilinen finansman ve yatırım enstrümanının ülkemize özgü bir versiyonu olarak mevzuatımıza giren kira sertifikaları hakkında temel bilgiler verildikten sonra bunlara sağlanan vergisel teşvikler değerlendirilecektir.

  • Vergi ilişkisi, bir borç-alacak ilişkisidir. Bu ilişkinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için vergi mükelleflerinin vergi idaresine zamanında ve doğru bilgi vermeleri gerekir. Aksi halde bu bilgileri idare harekete geçerek sağlamaya çalışır. İşte yoklama müessesesi vergi idaresinin bir bilgi edinme yöntemidir. Yoklamanın hukuki bir değer ifade edebilmesi yani geçerli olabilmesi için bir takım koşullara uyularak yapılması gerekir. Bu makalede, bilimsel ve yargısal içtihatlardan yararlanarak yoklamanın geçerlilik koşulları analiz edilecektir.

  • Bu makalede, klasik kamu yönetiminden modern kamu yönetimine ve buradan da postmodern kamu yönetimi anlayışına geçiş süresinde "etkin devlet" olarak beliren yeni yapılanmanın özellikleri ve kurumları üzerinde kısa bir analiz yapılmaya çalışılacaktır.

  • Devlet borçlanması da tıpkı vergi gelirleri gibi çeşitli ekonomik etkiler meydana getirir. Bu etkiler fertlerin davranışları üzerinde mikro ekonomik bazda olabildiği gibi, çeşitli denge ve düzeylerde makroekonomik bazda da kendini gösterebilir. Devlet borçları , alınırken vergi gelirleri gibi fertleri n harcanabi 1i r kişisel tasarrufların ı azaltarak daraltıcı (deflasyonist) etkiler meydana getirdiği gibi, öden i rken kamu . harcamaları gibi etkiler meydana getirerek makroekonomik olarak genişletici (e nflasyonist) etkiler doğururlar. Ancak, makroekonomik analizde, genellikle devlet borçlarının enflasyonisi ve deflasyonist etkileri tartışılmakta, stagflasyonist etkileri göz ardı edilmektedir. Bu çalışma ile devlet borçlarının enflasyonist, deflasyon i st etki leri yan ında stagflasyonist etkileri de açıklanmaya çalışılacaktır .

  • Hızlı nüfus artışı, köyden kente doğru yönelen göç ölgusu, sağlıklı bir meskene sahip olma isteği ve benzeri faktörler konuta olan ihtiyacı sürekli olarak canlı tutmaktadır. Ancak, ülkemizde üretilen konut sayısı, yukarıda değinilen nedenlerden kaynaklanan konut talebini karşılayamamaktadır . Bu noktadan hareketle; -Yeterli ve sağlıklı konut ihtiyacının karşılanması, - Ucuz ve daha uzun vadelerde kira öder gibi konut sağlanması, - Planlı kentleşmeye ve ekonomik kalkınmaya olumlu etkilerinin yansıması, - Finansal piyasaların ve inşaat sektörü ile yan sektörlerin gelişmesi, -inşaat sektöründeki kayıt dışılığın önlenmesi, - Yatırımcılar için alternatif yatırım araçları sunulması, Amacıyla hükümetçe bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Birkaç yıldan beri üzerinde tartışma yapılan ve kamuoyunda kısaca (mortgage) olarak bilinen uzun vadeli konut edindirmeye yönelik yasal düzenleme 21.2.2007 tarihinde T.B.M .M'nde kabul edilerek 6.3.2007 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlana rak aynı gün yürürlüğe girmiştir. Bu makalede 5582 sayılı Konut Finansmanı Sistemine ilişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun' la öngörülen vergisel düzenlemeler açıklanarak değerlendirmelerde bulunulacaktır.

  • Bütçe, maliye politikasının en önemli aracıdır. Devletin gelirlerinin toplanması , giderlerinin ödenmesi, varlık ve yükümlülüklerinin yönetimi, çeşitli vergi ve masraf kanunları ile şekiilendirilmiş olsa bile, bütçe kanunları bunlara yıllık bazda yön veren, onları gerektiğinde sınırlandıran veya genişleten özellikleri ile ayrı bir konuma sahip bulunmaktadır . Bütçe, siyasi, hukuki, iktisadi ve mali işlevleri olan bir kanundur. Bu yanı ile hükümet politikalarının oluşturulmasında da etkili bir araçtır. Di ğe r taraftan bütçenin hazırlanması , görüşülmesi ve yasalaşmasındaki hukuki süreçler, hedeflediği iktisadi ve mali amaçlar, bütçe kanunlarının diğer kanunlardan farkl ı bir takım niteliklere ve ayrıcalıklara sahip olmas ını zorunlu kılmıştır. Bu yazıda, diğer kanunlardan farklı olarak sadece bütçe kanuniarına yönelik bir takım özellikler ortaya konularak kimi konularda öneriler sunulacaktır .

  • Kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi gelir üzerinden alınan vergilerin en tipik örneklerinden birisidir. Gerçek kişilerin kazanç ve iration öteden beri gelir vergisi içinde vergilendirilirken, tüzel kişilerin kazançlarının, kurumlar vergisine tabi tutulması ancak 20. yüzyılda gerçekleşmiştir (ı). Kurumlar vergisi, gerçek kişiler gibi iktisadi faaliyetleri sonucunda kazanç elde eden kurumların toplam safi kazançları üzerinden alınan genel nitelikte dolaysız, objektif ve gayri şahsi bir gelir vergisidir. Sanayileşmenin sonucu oluşan sermaye birikimi ve kurumlaşma sonunda, Avrupa' da uygulanmaya başlayan kurumlar vergisini, diğer ülkeler gibi ülkemiz gecikme ile de olsa uygulamaya koymuştur. Türk kurumlar vergisinin hazırlanmasında Alman kurumlar vergisinden yararlanılmıştır. 3.6. ı949 tarihinde kabul edilen 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ıo.6. ı949 tarih ve 7229 sayılı Resmi Gazete· de yayımlanarak ı. ı. ı950 tarihinde yürürlüğe girmiştir.