Patent kelimesi, eski dilde ihtira beratı (hakkı) olarak kullanılmaktadır. Patent, İngilizce kökenli bir kelime olup, gerçek veya tüzel kişilerce bir buluşun veya o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge; patent hakkı ise, imalat veya üretim izni anlamında kullanılmaktadır. Bu izin kapsamında verilen belge ise ?patent belgesi? adı ile adlandırılmaktadır. Günümüzde patentler, yasal düzenlemeler çerçevesinde verilen patent belgesi ile korunmaktadır. Patentler devir edilebilir, miras yoluyla intikal edebilir, lisansa konu olabilir ve rehin edilebilir. Yine patentten doğan haklar haczedilebilir, hapis hakkına ve zilyetliğe konu olabilir. Bu çalışmamızda ülkelerin gelişmişlik düzeyi göstergelerinden olan ve her geçen gün daha büyük bir öneme sahip olan patentlerin hukuki ve kavramsal çerçevesi çizildikten sonra patent işlemlerinin vergilendirilmesine yönelik açıklamalarda bulunulacaktır.
Peşin fiyatlandırma anlaşması, ilişkili kişiler ile yapılan mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerine ilişkin transfer fiyatının tespit edilmesinde belli bir dönem için uygulanacak yöntemin mükellefin yazılı talebi üzerine, mükellef ile idare arasında anlaşarak belirlenmesidir. Peşin fiyatlandırma anlaşması uygulamaları ilk defa Amerika tarafından 1991 yılında uygulanmıştır. Peşin fiyatlandırma anlaşması, vergi sistemimize 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile dâhil edilmiştir. Peşin fiyatlandırma anlaşmaları dayanağını, Kurumlar Vergisi Kanunu?nun 13. maddesinin 5. fıkrasında yer alan hükümden almaktadır. Peşin fiyatlandırma anlaşması mükellefe, belirsizlikleri ortadan kaldırarak, ilişkili kişiler ile gerçekleştirdikleri işlemlerde öngörülebilirliği artırma imkânı sağlamakla birlikte hem idare hem de mükellef için karşılıklı işbirliği ve güven çerçevesinde yapıcı bir ortam oluşturur.
Maddi duran varlıklar işletmelerin toplam varlıkları içinde önemli yer tutarlar ve bu nedenle finansal analiz açısından büyük öneme sahiptirler. Standarda göre duran varlıkların, ilk muhasebeleştirilmesi sonrası kullanılan iki değerleme modeli vardır. Bunlar maliyet modeli ve yeniden değerleme modelidir. Bu çalışmada, yukarıda bahsedilen maddi duran varlık değerleme yöntemlerinden "maliyet modeli" aktarılmaya çalışılacaktır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için önce maddi duran varlıklar ve TMS 16 standardı ile ilgili kavramsal bilgilere yer verilecek daha sonra "maliyet modeli" anlatılacaktır.
Osmanlı Devletinden itibaren, ülkemizde Fransız teşkilat yapıları ve hukukunun izleri görülmektedir. Vergi sistemimizi ve mali teşkilatımızı oluşturmamız sırasında Fransız vergi sistemi ve mali teşkilat yapıları incelenmiş ve kimi zaman aynı düzenleme ve yapılar sistemimize adapte edilmiştir. 1789 yılına kadar düzenli bir vergi sistemi olmayan Fransa'da, bu tarihe kadar vergiler, devlet adına kilise ve lordlar tarafından toplanmıştır. 1789 İnsan ve Yurttaş hakları bildirgesi ile yasal zemine ve sistematiğe kavuşan Fransız vergi sistemi 20. Yüzyıldan itibaren günümüzdeki temel yapısına ulaşmıştır. Fransa vergi sisteminde gelir üzerinden, harcama üzerinden ve servet üzerinden alınan vergiler olmak üzere üç ana vergi türü bulunmaktadır. Bu vergi türleri dışında değişik adlar altında alınan yerel vergi türleri de bulunmaktadır.
Franchising, kısaca tanınmış bir markanın ve oluşmuş bir imajın, belirli standartlar içinde ve belirlenen bir ücret karşılığında bağımsız yatırımcılara kullandırılması şeklinde tanımlanabilir. Franchising uygulamaları gerçek anlamda ilk olarak İngiltere ve ABD'de ortaya çıkmış,1950'li yıllarda ve sonrasında ise hızla yaygınlaşmıştır. Franchising uygulamaları, uygulandığı ülkeye göre ve sunulan fırsatlar açısından iki grupta ele alınır. Sistem uygulandığı ülkeye göre, ulusal ve uluslararası olarak; sunulan fırsatlar açısından ise, ürün ve marka Franchising'i ve işletme sistemi franchisingi şeklinde sınıflandırılır. Franchising sisteminde, vergi türleri itibari ile vergilendirme, franchise veren ve alan nezdinde belli farklılıklar göstermektedir.
Küreselleşme ve baş döndürücü teknolojik gelişmeler malî alanda da etkisini göstermiş ve malî idarelerde yönetim, yapılarını gözden geçirmek ve çağa ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Daha az maliyetle daha etkin çalışan bir kamu yönetim mekanizmasının oluşturulması, devletlerin karşılamak zorunda oldukları bir ihtiyaçtır. Kamu alacaklarının süratle tahsili, takip masraflarının ve idare ile ilgili kurumların iş yükünün azaltılması, zaman tasarrufu sağlanması ve haciz uygulamalarının elektronik ortamda yapılması amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından elektronik haciz (e-haciz) projesi geliştirilmiştir. 5479 sayılı Kanunla 6183 sayılı AATUHK'un 79. maddesinde yapılan değişiklik ile üçüncü kişiler nezdindeki varlıkların elektronik ortamda haczine imkân veren yasal düzenleme yapılmıştır. Zamanla yaygınlaşan ve bilinmeye başlayan bir haciz yöntemi olan elektronik haciz uygulaması ile birlikte birtakım sorunlar da ortaya çıkmıştır.
Girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarına katılımı cazip hale getirecek birtakım teşvikler dünyada uygulanmaktadır. Bu çerçevede, ülkemizde de girişim sermayesi yatırım fon ve ortaklıklarına katılımın cazip hale getirilmesi amacıyla yapılan çalışmalar sonucunda, girişim sermayesi fonları, Vergi Usul Kanunu'nda değişiklik yapan 6322 sayılı Kanun'un 15.06.2012 tarihinde yürürlüğe girmesiyle vergi sistemimizde yer almaya başlamıştır. Vergi Usul Kanunu'nda yapılan bu düzenleme ile birlikte Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ilgili maddelerinde yapılan değişiklikler ile de iki ana vergi kanununda konuya ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Anılan Kanun'nın 36'ncı maddesiyle, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ilgili maddelerinde değişiklik yapılarak, girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların belli şartlar altında kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla indirim konusu yapılabileceği düzenlenmiştir. İndirim şartları ve uygulamaları ile ilgili düzenlemeler 7 seri no lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile yapılmıştır.
Transfer fiyatlandırması konusunda ilk düzenlemeleri yapan ve transfer fiyatlandırması konusundaki temel yapıları ilk gerçekleştiren ülke ABD'dir. ABD'den sonra diğer ülke ve kuruluşların yaptıkları düzenlemeler de sürekli ABD'deki düzenlemeleri esas almıştır. ABD'de devlet egemenliği ve vergileme açısından çok önemli olan transfer fiyatlandırması konusu, ABD Gelir Yasasının 482 numaralı bölümünde düzenlenmiştir. ABD'deki düzenlemeler kapsamında transfer fiyatlandırmasında baz alınan temel kriter emsal bedellere uygunluk standardıdır. Amerika Birleşik Devletleri, transfer fiyatlandırma alanında bazı konularda güvenli limanlar tespiti yapan ülkelerden birisidir. Transfer fiyatlandırmasının ortaya çıkışı ve ilk uygulamaları ile ilgili bilgi edinilmesi açısından faydalı olacağı düşünülerek bu çalışma yapılmıştır.
Finansal piyasalardaki riskten kaçınma arayışlarının yükselmesi, türev finansal araçların gelişmesini ve çeşitlenmesini sağlamış, riskten korunma amacı ile türev finansal araçlar kullanılmaya başlanılmıştır. Türev finansal araçların gelişimi, gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta ulaştığı büyüklük ve araçların kapsam ve yapıları, dünya para ve sermaye piyasalarının büyümesine ve likidite artışına önemli katkıda bulunmuştur. Türev araçlar, ülkemizde çok yeni gelişen finansal araçlar arasında yer almakla birlikte Vadeli İşlemler Borsası'nın açılmasıyla beraber artan bir talep görmektedir. Vergi mevzuatımızda türev finansal araçlarla ilgili temel düzenleme 5281 Sayılı Kanun ile gerçekleştirilmiş, yapılan düzenleme sonrasında türev finansal araçlardan elde edilecek gelirlerin vergilendirme usulleri belirlenmiştir.