VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmen Yardımcısı

Arif GÜLOĞLU





  • Ticari hayatta mal ve hizmet alımları daimi suretle mükellefiyet kaydı bulunan dol ay isiyle her halükârda fatura, fatura yerine geçen vesika veya serbest meslek makbuzu gibi belgeleri düzenlemek zorunda olan kişilerden yapılmamakta olup; değişik nedenlerle vergi mükellefi olmayan kişilerden de mal veya hizmet satın alınabilmektedir. Bu şekilde satın alınan mal ve hizmetler için belge istenildiğinde "Bizim mükellefiyetimiz yok, biz vergiden muafız onun için belge veremiyoruz" gibi alınan yanıtlar üzerine satın alınan mal ve hizmetler kayıt dışı bırakılabilmektedir. Bu durum yapılan mal ve hizmet alımlarının mahiyet ve büyüklüğüne göre sahte belge kullanmalarına da sebebiyet verebilmektedir. Mükelleflerin bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıkları hususu, bu konunun Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi İletişim Merkezine en çok yöneltilen sorular arasında yer almasından anlaşılmaktadır. Makalemizde yukarıda belirtilen açıklama kapsamında gider pusulasının düzenlenmesi gerekli kılan haller açıklanarak bu konuda yaşanan tereddütler giderilmeye çalışılacaktır.

  • Bilindiği üzere Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanmaktadır. Buna karşın Kamu İhale Kanunu kapsamındaki hizmet alımı ihalelerinde, sözleşmenin yürütülmesi aşamasında, yüklenici firmaların prim ödemelerinde işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanması uygulamasından yararlanması halinde, Hazine tarafından karşılanan prim tutarı, idare tarafından yüklenicinin hakedişinden kesilmesi şeklinde bir uygulama bulunmaktaydı. Bu uygulama teşvik uygulamasının amacına uygun olmadığı gerekçesi ile mükellefler ile idare arasında uyuşmazlık konusu yapılmakta ve buna ilişkin verilen kararlarda da idarenin aleyhine sonuçlanmaktaydı. 6111 sayılı Kanunun 38'încî maddesi ile Kamu İhale Kanunu kapsamındaki hizmet alımı ihaleleri teşvik uygulaması kapsamından çıkartılarak uyuşmazlık doğuran bu sorun ortadan kaldırılmıştır. Diğer yandan 6111 sayılı yasa öncesi (01/03/2011 tarihinden önceki) hak ediş bedellerinden kesinti yapılmak şeklinde yapılan uygulamalarda idari makamların, %5 prim desteği tutarının hak ediş bedelinden ıskonto edilerek fatura düzenlemesini yüklenici firmalardan talep etmesi nedeniyle, Katma Değer Vergisinin hangi tutar üzerinden hesaplanması gerektiği hususunda tereddüt oluşmuştur. Makalemizde %5 prim desteği şeklindeki teşvik uygulaması açıklandıktan sonra Kamu İhale Kanunu kapsamındaki ihalelerde teşvik düzenlemesinin 6111 sayılı yasa öncesi ve sonrasındaki uygulama şekli ele alınacaktır.

  • Makalede ayrıntıları ile açıklandığı üzere ülkemizde mali anestezi ile (Dolaylı olarak) alınan vergi miktarları ile ilgili olarak bazı rakamsal bilgilere yer verilmiştir. Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere mali anestezi ile alınan vergi miktarı, dolaysız olarak alınan vergi miktarına göre çok daha fazladır . Keza Türkiye istatistik Kurumu resmi Internet sitesinden (www.tuik.gov.tr.) alınan ve aşağıdaki tabloda belirtilen verilere göre ülkemizde Hane halkı Bütçe Araştırması sonuçlarına göre 2005 yılında, hane halkı kullanılabilir gelirine göre oluşturulan yüzde 20'lik hane halkı gruplarından birinci gruptaki hane halklarının gelirden aldığı pay % 6.1 iken, beşinci gruptaki hane halklarının gelirden aldığı pay %44.4'tür. Buradan çıkan sonuç Türkiye nüfusunun % SO' lik kısmı orta ve alt gelir diliminde yer alırken geri kalan %20'1ik kesim üst gelir diliminde yer almaktadır. Böyle bir yapı içerisinde toplam vergi gelirleri içerisinde %70 oranlarına ulaşan dalaylı vergilerin mali anestezi kavramının gereği olarak vatandaşa hissettirilmeden tahsil edilmesi olanaksızdır. Bu nedenle mali anestezi kavramı Türkiye'de etkinliğini yitirmiş olup; Ödenen dalaylı vergilerin büyük bir kısmı da farkına varılarak ancak kanunların getirdiği zorunluluk gereği ödenir hale gelmiştir.

  • VERGİ HARCAMALARI

    06.12.2016 01:12

    Vergi harcaması, bazı mükellef gruplarının vergi yükünü hafifletmek, ülkenin sosyal ve ekonomik şartları dikkate alınarak bazı faaliyetlerin yapılmasını teşvik etmek, vergi idaresinin iş ve işlemlerini kolaylaştırmak gibi sayılabilecek bir çok amaç için getirilen muafiyet. istisna, indirim ve diğer teşvik uygulamalarının (kısaca vergi ayrıcalıklarının) bir sonucu olarak ortaya çıkan vergi kaybını ifade eder. Vergi harcamalarının da kişilerin gerek zaruri gerekse içinde yaşanılan zaman sürecinin bir gereği olarak yaptıkları gıda, barınma, kültür, eğlence vb. gibi harcamalarında olduğu gibi sağlanan veya beklenen faydaları ile katlanılması gereken külfetleri vardır. Yazımızda öncelikle vergi mevzuatımızda ve diğer özel kanunlarda yer alan vergi harcamalarının neler olduğu ve ne ölçüde yer aldığı konusu açıklandıktan sonra bu harcamaların yapılmasının gerekli olup olmadığı hususu ile yapılan harcamalarda nelere dikkat edilmesi gerektiği hususu açıklığa kavuşturulacaktır.