VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmen Yrd.

Özlem YÜCE





  • Bağımsız denetim serbest meslek sahibi olarak kendi adına çalışan veya bir denetim şirketinin ortağı olan kişiler tarafından işletmelerin mali tablolarının genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygunluk derecesini belirlemek amacıyla yapılan denetim çalışmasıdır. Bugün hızla gelişen ve karmaşıklaşan sermaye piyasası, bankacılık, enerji ve sigortacılık gibi geniş kitleleri ilgilendiren sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin söz konusu faaliyetlerinin, karar alıcıların ve kamunun menfaatlerinin korunması amacıyla bağımsız denetimden geçirilmesi söz konusu olmakta, mali tabloların bu kişilerin güvenilir bir şekilde kullanımına bağımsız denetimden geçirilerek sunulması zorunlu hale getirilmektedir. 2000'li yılların başında özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde yaşanan ve etkilerini tüm dünyada gösteren Enron, Xerox ve Worldcom gibi skandallarda muhasebe hilelerinin başrolde olması ve bağımsız denetim şirketlerinin de bu skandallar içerisinde yer alması, bağımsız denetimin de belli bir düzenleme içerisine alınarak standartlara bağlanması ve meslek olarak denetimi yapılan şirketlerden bağımsızlığının sağlanmasının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

  • AVANSLARlN DEĞERLEMESi

    11.12.2016 12:12

    Vergi Usul Kanunu'nun Aktif Geçici Hesap Kıymetleri başlıklı 283'üncü madde hükmünde dönemsellik ilkesinin bir gereği olarak "gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil edilmemiş olan hasılat mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenir. Vergi Usul Kanunu'nun Pasif Geçici Hesap Kıymetleri başlıklı 287'nci madde hükmünde ise "Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap önemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir. " denilmektedir. Vergi Usul Kanunu'nun Yabancı Paralar başlıklı 280'inci madde hükmünde; alacak ve borçlarda yabancı para unsuru olması halinde borsa rayici veya Maliye Bakanlığı'nca tespit edilecek kurlar üzerinden değerleneceğine dair bir hüküm bulunmasına karşın, vergi kanunlarında avansların değerlernesiyle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır . Verilen sipariş avanslarını sonraki hesap dönemlerine ait peşin ödenen bir gider, alınan sipariş avansları ise peşin tahsil edilen bir hasılat olarak değerlendirebiliriz. Ticari kazancın tespitinde tahakkuk esasının geçerli olmasından dolayı cari döneme ait olup da tahsil edilmemiş olan hasılatın mukayyet değer ile aktifleştirilmesi , ödenmemiş olan giderlerin de mukayyet değer üzerinden pasifleştirilmesi gerekir. Vergi Usul Kanunu'nun 265'ıncı madde hükmünde mukayyet değer "Bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir."şeklinde tanımlanmıştır.

  • Vergi kanunları, değerlemeye Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasa Kanunu'ndaki düzenlemeden farklı olarak, işletmenin ortakları ve diğer üçüncü kişilerin menfaatlerini korumaya yönelik olarak değil, işletmelerin gizli ortağı olan devletin menfaatlerini koruma amacı ile yer vermiştir. Vergi hukukunda değerleme hükümlerinin yer aldığı Vergi Usul Kanunu'nun Üçüncü Kitap başlığı altında 258'inci maddesinde, değerlemenin tanımı " Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir." şeklinde yapılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca değerleme takdir ve tespit olmak üzere iki şekilde yapı l ır. Tespit mükellefler tarafından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda belirlenen değerleme ölçüleri kullanılarak yapılırken; mutad değerleme ölçülerinin kullanılamadığı durumlarda değerleme, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 267'nci maddesine istinaden takdir yoluyla yapılır. Yazımızın konusunu oluşturan ve işletmelerin iktisadi kıymetleri arasında yer alan yabancı paraların değerlernesi ise Vergi Usul Kanunu'nda 280'inci maddede düzenlenmiştir . Madde metninde; " Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığı'nca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli ve senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285'inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LIBOR) esas alınır. " hükmüne yer verilmiştir.