VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Dr., İzmir Vergi Dairesi Başkanı - Gelir Uzmanı

Mustafa BULUT - Mefküre Seda ÇALIŞKAN





  • 2008 yılı, global ekonomik krizin etkisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte dünyadaki pek çok ekonomi için sarsıcı sonuçların ortaya çıktığı bir yıl olmuştur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde büyüme ciddi anlamda durmuş ve gerilemiştir. Büyüme, işsizlik gibi makroekono- mik rakamlar 2008 yılında bir önceki yıllara göre oldukça gerilemiş ve 2009 yılına ait beklentiler negatife dönmüştür. IMF'nin yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook) adlı rapora göre gelişmiş ekonomilerden ABD 2008 yılı büyüme oranı %1,1, Almanya'nın %1,3, Fransa'nın %0,7, İtalya'nın %-1,0, Japonya'nın %-0,6 ve Kanada'nın %0,5 olarak gerçekleşmiştir. Yine sırasıyla bu ülkelerin 2009 büyüme rakamları %-2,8, %-5,6, %-3,0, %-4,4, %-6,2 ve %-2,5 olarak belirlenmiştir. Gelişmekte olan ülkeler olarak nitelendirilen Çin ve Hindistan gibi ülkelerin de 2007 yılına kıyasla 2008 yılında büyüme rakamlarının düştüğü ve 2009 yılında da düşmeye devam edeceği belirtilmiştir. Hemen hemen her ülke için 2010 öngörüleri ise nispeten toparlanma beklentilerini yansıtmaktadır. Bu krizin etkileri nedeniyle ülkeler, pek çok tedbir paketi açıklayarak krize karşı dik durmaya çalışmışlardır. Kriz 2009 yılının başlarında da etkisini hissettirse de bu yılın ortaları itibariyle bazı ülkelerden krizden çıkış işaretleri gelmiş ve yeşil filizler görülmeye başlanmıştır. Nitekim değerlendireceğimiz üzere, ülkemizde de açıklanan bazı verilerle birlikte göreceli de olsa bir toparlanma hareketi göze çarpmaktadır.

  • Hemen hemen bütün ülkelerin gündemlerinin birinci sırasını uzun süredir meşgul eden ekonomik kriz beraberinde de pek çok soruyu getirmiştir. İktisatçılar ve iş dünyası tarafından Büyük Buhran'dan bu yana yaşanan en ciddi kriz olarak tanımlanan Küresel Kriz sistemlerin sorgulanmasına ve ekonomiyi destekleyecek uygun tedbir paketlerinin açıklanmasına neden olmuştur. Birçok ülkenin açıkladığı bu paketlerde alınan önlemler; zor durumda olan kuruluşlara parasal yardımları, çeşitli oran indirimleri, istisna ve muafiyet düzenlemeleri gibi düzenlemeleri içermektedir. Duraklayan ekonomiyi canlandırmak ve ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla uygulamaya konulan tedbir paketlerinde yer alan vergi düzenlemeleri temelde devletin başlıca geliri olan verginin bir kısmından vazgeçmesi şeklinde ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda bütçe gelirinin azalması ve kamu finansmanı açısından sıkıntıların doğması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca durgunluğu canlanmaya dönüştürmeye yönelik harcama politikalarından dolayı da borçlanma gereği artacaktır. Nitekim ülkemizin 2009 yılı Ocak-Nisan arasında gerçekleşen bütçe verileri de bu durumu açıkça ortaya sermektedir. Bununla birlikte uzun dönem açısından bütün bu politikaların ekonomik büyümeyi tetiklemesi durumunda kısa dönemde ortaya çıkan söz konusu sorunlar kendiliğinden çözümlenmiş olacaktır. Çünkü ekonomik büyümenin tetiklenmesi vergi gelirlerinde de artışa neden olacaktır. Öte yandan hedeflenen ekonomik canlanmanın yaratıla- maması durumunda ise tüm dünyada kamu finansman ihtiyacının yaratacağı yeni finansal krizlerin ortaya çıkmasını kaçınılmaz kılacaktır.