VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Denetmeni

Kadir ŞAHİN





  • Türk vergi sistemimizin temel ilkelerinden biriside dönemsellik ilkesidir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 1 nci maddesinde gelirin "bir takvim yılı" içerisinde elde edilmesinden; gene aynı şekilde 5520 sayılı Kurumlar Verisi Kanununun 6 ncı maddesinde de kurum kazançlarının "bir hesap dönemi" içerisinde elde edilenler üzerinden hesaplanacağından bahsedilmiştir. Yıllara yaygın inşaat ve onarma işleri, niteliği itibariyle bu genel hükümler dışında vergi sistemimiz içerisinde özel bir vergilendirme rejimine tabi tutularak dönemsellik ilkesinin istisnası durumundadır. Buna göre yıllara sari inşaat onarım işlerinde kazanç tespiti her yıl yapılmamakta, GVK'nun 42. maddesi gereği işin bittiği dönemde kazanç hesaplanarak o dönemin gelir-gider hesaplarına aktarılmaktadır.

  • Bu makalemizin esas konusu, şirket yönetici ve temsilcilerinin, devlet adamlarının yurtdışı seyahatleri sırasında bu heyetlerle birlikte yurt dışında yapmış oldukları gider ve harcamaları indirim konusu yapılıp yapılamayacağıdır.

  • Değerleme işlemlerinden reeskont; alacak ve borç senetlerinin değerleme günündeki değerlerine indirgenmesi işlemidir. Çünkü değerleme gününde senedin nominal değeri, değerleme günü ile senedin vade tarihi arasındaki süreye isabet eden faizi de kapsamaktadır. Reeskont işlemi ile faiz miktarı tespit edilmektedir. Tespit edilen miktar, kurumların mali karlarının hesaplanmasında göz önüne alındığından, mükelleflerin vergi matrahları böylece bir çeşit gelecek dönemlerini ilgilendiren gelir ve giderlerinden arındırıl- maktadır.Bu makalemizde alacak ve borç senetlerinin değerleme gününde nasıl değerleneceği ve muhasebeleştirileceği ile özellikli durumlara yer verilmiştir.

  • Yıllara sâri inşaat ve onarma işlerinde faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu işlerden elde ettikleri kazançlar vergi mevzuatımızda özel bir vergilendirme rejimine tabidir. Vergilemede uyulacak esaslar, GVK'nun 42, 43 ve 44. maddelerinde açıklanmıştır. Buna göre, bu işlerle uğraşan mükellefler, kar veya zararını işlerin bittiği yıl kesin olarak tespit ederek o yılın geliri olarak beyan edeceklerdir. Kendi nam ve hesabına inşaat yapanların vergilendirilmesi, GVK 42. maddede belirtilen inşaat ve taahhüt işlerinin yıllar itibariyle stopaj kesintisi yapılması ve inşaatın tamamının vergilendirilmesinin geçici kabul tutanağının düzenlenmesine müteakip vergilendirilmesinden farklı olarak, yapılan inşaatın satışından sonra ticari kazanca dahil edilerek vergilendirilmesi gerekir. Yapılan inşaata ilişkin arsa kişiye ait olabileceği gibi kat karşılığı olarak da başkasına ait arsa üzerine inşaat yapılabilir. Yapılan inşaatlar maliyet bedeli ile değerlenir. Özel inşaat işlerinde karın doğru olarak tespit edilebilmesi için aynı türden olan inşaatların maliyetlerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Örneğin dairelerin, işyerlerinin, kreş bakım evi gibi binaların maliyetlerinin ayrı ayrı tespit edilmesi gerekir. Yine dairelerin metrekare itibariyle aynı büyüklükte olanlar, ya da nitelik olarak aynı özelliği taşıyan dairelerin maliyetlerinin beraber tespit edilmesi gerekir. Yapılan harcamaların gider mi yoksa maliyet mi olduğu önemlidir. Bu ayrımın doğru olarak yapılması, inşaat işinin maliyetinin de doğru olarak tespit edilmesi sonucunu ortaya çıkaracaktır. Her işletmenin kendi faaliyet konusunu oluşturan mamul ve hizmetlerin elde edebilmek için harcadığı üretim faktörlerinin para ile ölçülen değerine maliyet, işletmenin faaliyetlerini sürdürebilmek için yapmış olduğu harcamalara ise gider denilmektedir. Gider; faydası tükenmiş maliyet olarak kabul edilmektedir. Kat karşılığı olarak yapılacak inşaatlara ilişkin sözleşmelerin Yargıtay kararlarına göre noterde düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sözleşme geçersiz sayılacaktır. Ayrıca inşaat bitiminde arsa sahibini güvence altına alacak şartların konulması konusunda gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Son yıllarda konut sektörünün gelişmesi ve farklı inşaat usullerinin uygulanmasına rağmen kat karşılığı inşaat yoğun olarak tercih edilen bir yöntemdir.

  • Vergi kanunlarımıza göre, beyannamelerin kanuni süresinde verilmesi esastır. Ancak beyannameler; kanuni süresinden önce, kanuni süresinden sonra, kanuni süresinde verilen beyannamelere ek olarak matrah ve/veya vergiyi artırıcı/azaltıcı nitelikte ya da kanuni süresi içinde verilen beyannameye ek olarak pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre verilebilmektedir. Yazımızda pişmanlık ve ıslah hükümlerine ana hatlarıyla değinildikten sonra, pişmanlık ve ıslah hükümlerine göre verilen beyannameler üzerine yapılacak işlemler, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) ve Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde belirtilen hükümler doğrultusunda kısaca açıklanmaya çalışılacaktır.

  • Bir işin yıllara sari inşaat ve onarım işi sayı larak vergilenebilmesi bazı şartlara bağlıdır. Bunlar kısaca; - Yapılan faaliyet inşaat ve onarma işi olmalı dır. 01.01.2004 tarihinden itibaren dekapaj işleri de inşaat işi sayılmaktadır. - İnşaat ve onarma işi, başkalarının hesabına yapılmalı ve taahhude ba.lı olmalıdır. - İş birden fazla yıla sirayet etmelidir. İşin devam ettiği surede, bu işleri yapan mukelleşer kar/zarar beyanında bulunmayacak olsalar dahi yıllık beyanname vermeye mecburdurlar. G.V.K.?nun 85. maddesinde, konuyla ilgili acıklamalar yer almakta olup, tacirlerin ticari faaliyetlerinden kazanç elde etmemiş olsalar bile yıllık beyanname verecekleri belirtilmiştir.

  • Eski K.V.K.?nun 8 nci maddesinin 12 nci bendinde yer alan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satış kazancları istisnası da, yeni KVK?da değiştirilmiş ve 5 nci maddenin e bendinde yeniden duzenlenmiştir. İstisna ile kurumları n mali yapılarının guclendirilmesi teşvik edilmektedir. Kurumların aktişerinde yer alan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışından elde ettikleri kazanclara ilişkin istisna bu makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

  • Yıllara sari inşaat ve onarma işlerinde, genel likle işin başladığı yı l larda maliyetler daha fazla, gelir daha az olmaktad ı r. Elde edilen gelir genelde sözleşmeye bağlı olarak alınan hak edişlerden oluşmaktadır . Bu iş l e rde vergileme, işin bittiği dönemde yapıldı ğ ından dolayı, vergi tahsilatındaki gecikmeyi telafi etmek ama c ıyla , GVK'nun 94. maddesinin 3. bendi ge re ğ ince, bu işleri yapanlara (kurumlar dahil) ödenen hak ediş bedelleri ödemelerinden, maddede belirtilen oranda, (01.01.2007 tarihinden itibaren 2006/11449 sayı l ı B.K.K. ile % 3) ödemenin yapı l dığı s ı rada gelir vergisistopajı yapı l ınası zorunl ul uğu vardır. Yıllara sari iş l e rl e uğraşan mükell eflerin dikkat etmesi gereken bir başka konuda, bu işler l e ilgili defter ve belgelerin in saklanınası ko n us un dadır . VUK'nun 253. maddesi ne göre, defter tutmak ınecburiyetinde olanları n , tuttu k ları defterl erle, ves i ka l ar ı , ilgili bu lundukları yı l ı takibeden takvim y ıl ından baş l ayarak b e ş y ıl süre ile muhafaza etmeye mecbur o l dukları belirtilmiştir. Ya ni 2002 y ı lına ilişk in defter ve belgelerin 31 .12.2007 tarihine kadar sa k lanınas ı mecburidir. Ancak, 2000 y ıl ında baş l ayıp 2007 yılında bi ten bir inşaat veya onarma işinde defter ve belgelerin tamamı için saklanma sü resinin sonu 31.12.2012 tarihi o l acaktır.

  • Bir sermaye şirketi olan limited şirketler, Türk Ticaret Kanununun 503 ncü maddesinde; "iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişi taraftndan bir ticaret unvani alt1nda kurulup, ortaklanmn sorumluluğu, koymay1 taahhüt ettikleri sermaye ile s1mr/J ve esas sermayesi muayyen olan şirket" olarak tanımlanmıştır. Limited şirket ortaklarının, şirket tüzel kişi liğine ilişkin borçlarından dolayı sınırlı ve ikinci derecede sorumlu olmaları bu şirketlerin bir sermaye şirketi olmasının gereğidir. Şirket borçlarından dolayı öncelikle tüzel kişiliğin mal varlığına müracaat edilmesi gereklidir. Şirket tüzel kişiliğinden tahsilat yapılamaması halinde, şirket ortaklarının koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermaye oranında sorumlulukları bulunmaktadır.Limited şirketlerde, kanuni temsilci sıfatı şirket müdürlerine aittir. Şirketi yönetecek olan ve temsile yetk ili müdürlük görevinin belli kişi veya kişilere verilip verilmeyeceği hususunda seçim hakkı şirket ortaklarına bırakılmıştır. TTK'nun 540ncı maddesinde "a ksi kararlaştmlm1ş olmad1kça, ortaklar hep birlikte müdür slfatJYia şirkete işlerini idareye ve şirketi temsile yetkili ve zorunludur/ar." Ortaklar genel kurul kararı veya şirket sözleşmesi ile idare ve temsil yetkisi ortaklardan birine yada birkaçına bırakılabileceği gibi, dışarıdan üçüncü kişilerde bu göreve getirilebilir. Ancak uygulamada, tüm ortaklara yetki verilmesi şirketin idaresini zorlaştırmasından dolayı genelde tek kişi müdürlük sıfatıyla görevlendirilir yada birkaç müdür tayin edilebilmektedir. Müdürierin görev süresi hususunda Kanunda açık bir hüküm yoktur. Fakat bu konuda da şirket esas mukavelenameleri nde, şirket müdürünün kaç yıl boyunca şirketi temsile yetkili olduğu belirtilmesi uygulamada kolaylık sağlamaktadır . Bu makalenin konusu, limited şirketlerde, ortakların şirket hisselerini devretmesinden sonra, ortak olduğu dönemler için, devirden sonra ortaya çıkan vergi borcundan dolayı sorumluluğun devreden ortakta m ı yoksa hisseleri d ev raları ortakta mı oldu ğ u konusundadır.