Gelişmekte olan ülkelerin önemli yapısal sorunlardan biri de cari açık sorunudur. Cari açık sorununa neden olan dış ticaret açığının etkisinin azaltılmasında turizm gelirleri hayati öneme sahiptir. Bu bağlamda, ülkemizde turizmin gelişmesini sağlamak amacıyla 15.07.2019 tarih ve 30832 sayılı Resmi Gazetede, 7183 sayılı Türkiye Turizm Tanıtım Ve Geliştirme Ajansı Hakkında Kanun yayımlanmıştır. Bahse konu kanun ile turizme dayalı ticari işletmelerin yatırımcısı veya işletmecisi olan gerçek veya tüzel kişilerin, bu işletmelerdeki faaliyetleri sonucunda elde ettikleri net satış ve kira gelirlerinin toplamı üzerinden “Turizm Payı” alınması kararlaştırılmıştır. Bu çalışmada söz konusu turizm payının hukuki statüsü ve vergi hukukundaki yeri detaylıca incelenecektir.
Ekonomik büyümenin ana öğelerinden biri olan enerji, aynı zamanda insanlığın olmazsa olmaz gereksinimlerinden birisidir. Artan dünya nüfusu ve meydana gelen endüstriyel gelişmeler, bir yandan küresel enerji talebini arttırırken, diğer yandan fosil esaslı geleneksel enerji rezervlerini azaltmaktadır. Ayrıca fosil yakıtların çevreye zarar vermesi ve yetersiz rezerv sahibi ülkeleri dışa bağımlı hale getirmesi ilgiyi yenilenebilir enerji kaynaklarına çekmektedir. Bu doğrultuda yenilenebilir enerji kaynaklarından rüzgâr enerjisi üretimi ve kullanımı son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiştir. Böylece söz konusu yeni nesil enerji kaynağı, pek çok ülkede hem kullanılır hem de teşvik edilir hale gelmiştir. Ülkemiz, yenilenebilir enerji kaynaklarının çeşitliliği ve potansiyeli açısından hayli zengin bir yapıya sahiptir. Bu durum ise ülkemizde yenilenebilir enerji alanında yeni bir sektörün doğmasına neden olup, yatırımcılar için cazip bir fırsat teşkil etmektedir. Bilindiği üzere yatırımcının birincil amacı kar elde etmek ve elde edeceği bu karı maksimum düzeyde tutmaktır. Bu bağlamda işletmeler için avantajlı bir gider kalemi olan amortisman, yenilenebilir enerji yatırımları için kritik bir öneme sahip olmaktadır. Bu nedenle çalışmamızda rüzgar enerji santrallerindeki amortisman uygulaması irdelenecek ve bu hususla ilgili olarak bir çözüm önerisi getirilecektir.
İnsanlığın gelişimine yön veren buluşların belki de en önemlilerinden olan Internet, günümüzde nerdeyse her bireyin yaşamında yadsınamaz büyüklükte bir yer tutmaktadır. Bilişim teknolojilerinde ortaya çıkan yenilikler ilgiyi internet üzerinde toplamakta ve toplumların internet kullanım sürelerinin giderek artmasına yol açmaktadır. İnsan hayatının her alanında devrim niteliğinde değişikliklere neden olan internet, böylece bireylerin tüketim alışkanlıklarından geleceğe dönük beklentililerine değin hayatın kurallarını âdeta yeniden yazmaya başlamıştır. Hatta bu durum yeni ekonomilerin doğmasına da yol açmaktadır. Dijital çağın yeni bir ürünü “Gig Ekonomisi” bu bağlamda güzel bir örnektir. Bu çalışmada “Gig Ekonomisi”nin işleyişi irdelenecek ve vergilemede karşılaşılması muhtemel sorunlara yer verilecektir.
Geleneksel ekonomik sistemde mevcut olan bazı aksaklıklar tarihsel süreçte, bilgi teknolojileri ile giderilmeye çalışılmış ve neticesinde ise paylaşım ekonomisi adı verilen yeni bir ekonomik sistem doğmuştur. Paylaşım ekonomisi, sürücü, araba, ev, oda ve buna benzer uzun süre kullanılmayan iktisadi değerleri değerlendirmek isteyenler ile bu iktisadi değerlere sahip olmak yerine kiralamak suretiyle daha az para vermek isteyen ihtiyaç sahiplerinin buluşturulduğu iktisadi sistemdir. Paylaşım ekonomisi, bu görevini ifa ederken internet teknolojilerinden fazlaca yararlanır. Bu durum, ortak kullanım ağlarının ortaya çıkışına ve onların paylaşım ekonomisinin mühim paydaşlarının başında gelmesine yol açar. Günümüz dünya ekonomisinde yüzlerce ortak kullanım ağı mevcut olup adından en çok bahsettirenlerden biri de Uber?dir. Bu çalışmada Uber sisteminin işleyişine, nasıl vergilendirileceğine ve son olarak Türk Vergi Yönetimi açısından yapılması gereken hususlara yer verilmiştir.
Devletin mali alandaki en önemli yetkilerinden biri olan vergilendirme erki, devletin ülkesi üzerinde sahip olduğu egemenliğine dayanarak gerek toprakları üzerinde yaşayan gerekse uyruğunda bulunan herkesten vergi alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili güç olarak tanımlanabilir. ?Devlet? anlayışında tarihsel süreç içerisinde meydana gelen değişiklikler, vergilendirme yetkisinin hukuki dayanağına da sirayetetmiş olup, günümüzde vergilendirme yetkisi, sosyal devlet, hukuk devleti ve demokrasi gibi kavramlarla birlikte telaffuz edilir olmuştur. Bu bağlamda vergilendirme yetkisi, günümüzde sınırsız, kontrolsüz bir erk olmayıp, hukuk devletini vücuda getiren ilkeler tarafından sınırlandırılmaktadır. Söz konusu ilkelerin başında ise hukuki güvenlik ilkesinin doğal bir sonucu olan kanunların geriye yürümezliği ilkesi gelmektedir.Bu çalışmada, 05.12.2017 tarih ve 30261 sayılı Resmi Gazete?de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun, Türk Vergi Sistemi ile ilgili bazı hükümleri, hukuki güvenlik ilkesi çerçevesinde irdelenecektir. Ayrıca, vergi kanunlarındaki geçmişe yürümeme ilkesi, Anayasa Mahkemesi kararları perspektifinde analiz edilecektir.
Teknolojik gelişme, sağladığı verimlilik artışı nedeniyle istikrarlı ekonomik büyümeyi ve ilerleyen aşamalarda kalkınmayı beraberinde getirmektedir. Belirli ekonomik ve sosyal amaçlara ulaşmak isteyen devletlerse teknolojik buluşları vergisel teşviklerle desteklemektedir. Ülkemizde de yeni teknolojik buluşların, ürünlerin ortaya çıkması ve Türkiye’nin teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna gelmesi amacıyla çeşitli maliye politikası araçları kullanılmaktadır. Bu bağlamda teknolojik altyapının geliştirilmesi adına gerekli desteklerin temin edilebilmesi için 4691 sayılı Kanun ile belirli indirim, istisna, teşvikler ve destekler uygulanmıştır. Ayrıca 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 20’nci maddesi ile teknoparklarda üretilen bazı yazılımların teslim ve hizmetine ilişkin Katma Değer Vergisi (KDV) istisnası getirilmiştir. Ancak teknolojik buluşların vücuda getirilmesinde önemli bir payı olan gömüözendirillü yazılımların istisna kapsamında olup olmadığı açık değildir. Bu çalışmada gömülü yazılımların Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumu analiz edilecek, mevcut yasal boşluğun giderilmesi adına çözüm önerileri getirilecektir.
Kripto para, bilgi teknolojileri ve e-ticaret uygulamalarının kaydettiği ilerlemelere bağlı olarak ortaya çıkan, hiçbir merkezi otorite veya aracı kuruma bağlı olmadan işlem gören ve çeşitli şifreleme teknikleri ile emniyet altına alınan sanal para birimidir. Günümüzde küresel çapta 1300 den fazla sanal para türü olup en çok bilineni ise bitcoindir. Küresel ölçekte kripto paralara olan talep gün geçtikçe artmaktadır. Bu durum ise kripto paraların hukuki, ekonomik ve hatta siyasi açıdan analiz edilmesini gerektirmektedir. Bu çalışmada kripto para sisteminin nasıl işlediğine, kripto paraların nasıl vergilendirileceğine ve son olarak Türk Ekonomi Yönetimi açısından yapılması gereken hususlara yer verilmiştir.
Dâhilde İşleme Rejimi (DİR), imalat sektöründeki işletmelerin uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü artırmak, pazarlarını genişletmek ve ürün çeşitliliğini artırmak için dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmelerine olanak sağlayan etkili bir gümrük rejimidir. Ülkemiz ihracatının neredeyse yarısı, dâhilde işleme rejimi ile yapılmaktadır. Bu nedenle dâhilde işleme rejimi, özellikle KDV bağlamında önemli vergisel teşviklerle desteklenmektedir. Bu çalışmada, dâhilde işlemi rejimindeki vergisel teşviklerin uygulanmasında karşılaşılan özellikli hususlar KDV Kanunu açısından değerlendirilecektir.
Modern sanayi, 2000’ li yıllara değin üç büyük evrim geçirerek gelişimini tamamlamıştır. Sonrasında ilk kez Hannover 2011 Fuarında Almanların ortaya attığı Endüstri 4.0 adı verilen yeni bir döneme girilmiştir. Endüstri 4.0, birbirleriyle etkileşebilen, duyargalar aracılığı ile ortamı idrak edebilen ve veri analizi yapıp gereksinimleri tespit edebilen robotlara üretimi teslim edip, daha az maliyetli ancak daha kaliteli üretim yapmayı amaçlar. Üretimde artan bu robotlaşma ise robot ekonomisinin doğmasına neden olurken, bazı temel ekonomik parametreleri de olumsuz etkilemeye başlamaktadır. Bu olumsuz etkilerin giderilmesinde yeni bir vergi türü adından sıklıkla bahsettirir olmuştur. Bu çalışmada, üretimde otomasyonlaşmanın başta işsizlik olmak üzere ekonomik değişkenler üzerindeki olumsuz etkilerinin robot vergisi ile nasıl giderilebileceği irdelenecektir.
Dijital çağ olarak da nitelendirilen yirmi birinci yüzyılda, bilişim teknolojilerinde meydana gelen ilerlemeler sayesinde sınır kavramının varlığı sona ermiş ve dünya sanki küresel bir köye dönüşmüştür. Böylece bir ülkede üretilen veriler, bu teknolojiler yardımıyla uluslararası boyuta taşınıp hacimce günden güne büyüyen bir hal almıştır. Artan bu veri akışı ise gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe birçok iş süreçlerini destekleyerek verimlilik anlamında önemli fırsatlar sunmaktadır. Kamu kesimince depolanan verilerin işlenmesiyle bir yandan karmaşık, hantal bürokratik uygulamalar daha basit ve verimli hale gelmiş, diğer yandan kamusal faaliyetlerin denetiminde etkinlik temin edilmiştir. Kamu ekonomisinin vazgeçilmezi olan vergileme ise bu kamusal faaliyetlerin başında gelmektedir. Söz konusu etkinliği sağlamak ise sahip olunan ham veriyi saklayıp analiz eden, anlamlandıran ve “Büyük Veri” adı verilen bir teknolojinin varlığına bağlıdır. Bu çalışmada Büyük Veri Teknolojisinin sahip olduğu dinamiklerle vergi denetimi üzerinde nasıl bir etki yaratacağına yer verilmiştir.
Günümüz bilgi teknolojileri veri transferi üzerine bina edilmiştir. Yirmi birinci yüzyılın fenomen teknolojisi, Blok Zincir ise sadece veriyi transfer etmekle kalmamış ayrıca kıymetli varlıkların internet ortamında transferini, mümkün hale getirmiştir. Böylelikle gerek kamu sektörü gerekse özel sektör bu teknolojinin sunduğu olanaklar nedeniyle önemli bir dönüşümün eşiğine gelmiştir. Hâlihazırda finans, tarım, insan kaynakları gibi birçok alanda kullanılan bu teknoloji yavaş yavaş kamuya da adapte edilmeye başlanmaktadır. Söz konusu uyarlamaların belki de başında vergileme gelmektedir. Bu çalışmada, Blok Zincir Teknolojisinin Türk Vergi Sistemindeki muhtemel kullanım alanlarına vurgu yapılarak vergi denetiminde etkinliğin nasıl sağlanacağı üzerinde durulacaktır.
Söz konusu makale, yayınlandıktan sonra yayın kurulumuz tarafından yeniden değerlendirilmiş ve yayından kaldırılmasına karar verilmiştir.