VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Burak TEPE





  • Gerek temel insan hakları ile olan ilişkisi nedeniyle, gerekse vergi psikolojisi çalışmaları ile vergi bilincinin oluşturulması açısından gittikçe önem kazanan mükellef hakları, etkin bir vergi sistemi yaratılması yönündeki çalışmalarda özellikle son otuz yılda büyük önem taşıyan bir konu haline gelmiştir. Mükelleflere, birtakım haklarının olduğunu bildirgeler yoluyla ilan eden "müşteri odaklı" vergi idarelerinin, verginin tek taraflı ve cebri yönünün mükelleflere sezdirilmemesi, bu sayede vergiye uyumun kolaylaştırılması amacıyla hareket ettiklerini, en nihayetindeki temel amacın ise vergi kayıp ve kaçaklarının azaltılarak etkin bir vergi sistemi oluşturmak olduğu söylenebilir.

  • Kooperatifler, iktisadi ve ticari hayat içerisinde faaliyette bulunmaları ve bir nevi ortaklık biçiminde örgütlenmeleri dolayısıyla ticaret şirketleri gibi değerlendirilerek, vergilendirilme kapsamına alınmış ve kurumlar vergisinin mükellefleri arasında sayılmıştır. Bununla birlikte kooperatifleşmenin ortaya çıkış nedenlerine bağlı olarak, kendisine has birtakım özellikleri nedeniyle de üstlenmiş olduğu toplumsal görevleri yerine getirmelerinin engellenmesinin önüne geçilmeye çalışılmış ve bu çerçevede çeşitli muafiyet ve istisna hükümleri düzenlenmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nda yer alan şarta bağlı muafiyet hükümlerinin yanı sıra kooperatiflere özgü kazanç dağıtımı olarak ifade edilen "risturn" dağıtımına ilişkin istisna hükümlerinde karşılaşılan "ortak dışı işlem" kavramının kooperatif mantığı içerisinde ne anlama geldiği, kooperatiflerin ticaret şirketlerinden ayrılması ve kooperatifçilik mantığına ne ölçüde bağlı kaldıklarının tespiti açısından bu kavramdan ne anlaşılması gerektiği önem arz etmektedir.

  • Türk Vergi Sistemi içerisinde vergilendirme işlemleri açısından çeşitli mahsup ve iade müesseseleri düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanun koyucu esas itibariyle mahsup ve iadelere ilişkin hükümleri vergi kanunları aracılığıyla düzenlemiş, bazı durumlarda da vergi idaresine söz konusu işlemlere ilişkin uygulamaların nasıl yapılacağına ilişkin hususları belirleme yetkisi vermiştir. Düzenlenen mahsup ve iade hususlarına ilişkin hükümlere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu1'nda da rastlanılmaktadır. Mezkur kanunun "Verginin Ödenmesi" başlıklı 5 inci ve son kısmının 2'nci bölümü olan "Mahsuplar" bölümünde düzenlenmiş bulunan; "vergi tevkifatının mahsubu, diğer ücret vergisinin mahsubu ve yabancı memleketlerde ödenen vergilerin mahsubu başlıklı maddeleri ile mükerrer 120'nci maddesindeki "geçici vergi" düzenlemesinde gelir vergisindeki mahsup ve iade hükümleri yer almaktadır. Bunların dışında 213 sayılı Vergi Usul Kanunu2'nun 120'nci maddesinin, 5035 sayılı kanun3 ile değişik 3 üncü fıkrası ile Maliye Bakanlığı'na verilen yetki çerçevesinde, Bakanlıkça çıkarılan 252 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile vergi hatalarından kaynaklanan mahsup ve iade işlemlerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde Bakanlıkça çıkarılan 262 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile de katma değer vergisi iade alacağının geçici vergiye mahsup edilmesine ilişkin hususlarda açıklamaya gidilmiştir. Yazımızın konusunu yukarıda ifade edildiği üzere gelir vergisi içerisinde düzenlenmiş bulunan mahsup ve iade işlemleri ile bu işlemlere ilişkin usul ve esasların neler olduğunun açıklanması oluşturmaktadır. Bu çerçevede öncelikle gelir vergisinde mahsup ve iade hakkı doğuran hususların neler olduğuna değinilecek, ardından mahsuben ve nakden iade işlemlerinin neler olduğuna ve hangi durumda uygulandıklarına ilişkin bilgilere yer verilecektir. Bununla birlikte; Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 120'nci maddesinde düzenlenen geçici vergi uygulamasına ilişkin bilgilerin yanı sıra söz konusu uygulamaya ilişkin mahsup ve iade işlemlerine ilişkin açıklamalara yazının ilgili bölümünde yer verilecektir.