Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinde mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları hüküm altına alınmıştır. Buna karşın aynı Kanun’un Ek 15. maddesinde ve İYUK’un 27. maddesinde beyana dayanan vergi tahakkuklarına dava açılmasına zımnen cevaz verildiği anlaşılmaktadır. Yasal mevzuattaki belirsizlik konu hakkında sadır olunan mahkeme kararlarına da yansımıştır. Yargı mercileri arasındaki söz konusu içtihada ilişkin belirsizlik uyuşmazlık konusu işlemlerde de hukuki belirsizlik yaratmıştır. Vergiyi doğuran olay, vergi kanunları ve mükellefler arasında gittikçe giriftleşen ilişkiler verginin beyanında mükellefleri tereddüde sokan durumların sıkça yaşanmasına sebep olmuştur. Bu durum uyuşmazlıkların dayanağı olan beyannamelerin verilmesini gerektiren şartların dikkate alınarak değerlendirme yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu kapsamda Danıştay’ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre; ihtirazi kayıtlı olmak şartıyla yasal süresinde verilen beyannamelere ve düzeltme beyannamelerine göre tahakkuk eden vergilere karşı dava yolunun açık olduğu, buna karşın pişmanlıkla verilen beyannamelere istinaden gerçekleşen tahakkuklara karşı ise dava yolunun kapalı olduğu anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: İhtirazi Kayıt, Düzeltme Beyannamesi, Dava hakkı JEL Sınıflandırma Kodları: K34, H83, H71
Vergiler devletler için vazgeçilmez bir finansman kaynağıdır. Mükellefler için ise belirli bir dönemde elde edilmiş gelirin kanunlarla belirlenmiş kısmının karşılıksız olarak devlete devrini gerektiren bir yükümlülüktür. Birinin kazancının diğerinin kaybına bağlı olduğu bu sistemik ilişkide stratejik çatışma hali söz konusudur. Devletlerin vergi gelirlerini artırma çabasına karşın mükelleflerin vergi yükünü azaltma çabaları iki aktör arasındaki etkileşimli süreci ifade eder. Mükellef rasyonalitesinin veri olduğu bir modelde vergiden kaçınma stratejisinin mükelleflerin bireysel çıkarlarına uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Toplam vergi hasılatı ve toplam sermaye birikimini azaltan ve kanunlara aykırı olmayan bu strateji tercihi ile mücadelede vergi bilincinin geliştirilmesi elzemdir. Bu nedenle vergilerin karşılıksız yükümlülük yerine daha fazla kazanç için aralanmış bir kapı olarak algılanması önemlidir. Vergi bilinci olarak kavramlaştırılan söz konusu algı değişikliğinin mükellef rasyonelitesi ile uyumlu olması gereklidir. Bunun için vergilerle finanse edilen kamu harcamalarının üretim sistemlerinin kurulumu, işleyişi ve gelişimi için vazgeçilmez bir unsur olduğunun somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Mükellef rasyonalitesi, Vergi Algısı, Vergi Bilinci, Vergiden Kaçınma JEL Sınıflandırma Kodları: K34, H53