VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Esat YAMAÇ





  • Vergi uyuşmazlıklarının, dava yoluna başvurmadan idari yollarla çözümünü sağlayan uzlaşma müessesesi uygulama açısından tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası uzlaşma olarak ikiye ayrılmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun Ek 11’inci maddesi, vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergiler ile bunlara ilişkin kesilecek vergi ziyaı cezaları için tarhiyat öncesi uzlaşma imkanı sağlamaktadır. Ancak zamanaşımının son yılında yapılan incelemelerde tarhiyat öncesi uzlaşma talep edilmesi halinde, inceleme sonucunda tarhı önerilen vergi ile kesilmesi önerilen vergi ziyaı cezasının zamanaşımına uğraması riski vardır. Vergi Usul Kanunu’nun Ek 11’inci maddesine veya zamanaşımına ilişkin 114’üncü maddesine eklenmesi mümkün bazı yasal düzenlemeler ile bu sorunun bertaraf edilmesi mümkündür.

  • Dönemsellik kavramı gereğince, işletmenin sınırsız olarak kabul edilen ömrü belli dönemlere ayrılır ve her dönemin faaliyetleri birbirinden bağımsız olarak sürdürülür. Muhasebede bu dönem genellikle bir yıldır. Her dönem birbirinden bağımsızdır. Her dönemin gelir ve gideri birbiri ile karşılaştırılarak o döneme ait kar ya da zarar rakamı bulunur. Bu nedenle, işletmede bir yıldan uzun süre kullanılan başka bir deyişle işletmeye bir yıldan daha uzun bir süre faydası olan iktisadi kıymetlerin faydalı ömrü boyunca amorti edilmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanunu açısından, değerleme gününde envantere dahil olan ve kullanılma şartı aranmaksızın kullanılmaya hazır halde bulunan iktisadi kıymetler için amortisman ayrılabilecektir. Ancak "Satış Vaadi Sözleşmesi" ile alınan binalar için, henüz alım satım ve tapu devri gerçekleşmediğinden teknik olarak amortisman ayrılamaz. İdare de bu yönde görüş bildirmekle beraber konuya ilişkin farklı fikirler de mevcuttur.

  • Evli eşlerin boşanmaları ile beraber gerek mal paylaşımı gerekse de tazminat talepleri çeşitli sıkıntılara yol açmaktadır. Bununla beraber 4721 sayılı Medeni Kanunla 01.01.2002 tarihinden itibaren "Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi" kabul edilmiş ve genellikle ekonomik gücü daha zayıf olan kadının mağdur olmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Gerek boşanmaların artması gerekse de "Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi"nin kabul edilmesi nedeniyle gün geçtikçe eşler arasında mal paylaşımından kaynaklanan sorunlar artmaktadır. Bu sorunlardan biri de eşlerden birinin boşanma sonucunda elde ettiği gayrimenkulleri daha sonra elden çıkarması halinde "Değer Artış Kazancı"nın doğup doğmayacağıdır. Çalışmamızda bu sorunun cevabı bulunmaya çalışılacaktır.

  • EMTİADA DEĞERLEME

    03.01.2017 04:01

    Bilindiği üzere Türk vergi sisteminde ticari kazanç öz sermaye kıyaslaması yolu ile tespit edilmektedir. İşletme öz sermayesinin dönem başındaki ve dönem sonundaki değerleri arasındaki müspet fark kazanç olarak değerlendirilir. İşletmenin dönem sonu stokları ise öz sermayenin en önemli unsurlarından birisidir. Zira satılan malın maliyeti, "satılan malın maliyeti = dönem başı stok + dönem içi alışlar - dönem sonu stok" formülü ile hesaplandığından ticari kazancın dolayısıyla mali karın tespitinde stok değerlemesi büyük önem taşımaktadır. Bu yönüyle emtia değerlemesi kazanç üzerinden vergi alma hakkı olan kamu otoritesi açısından önemlidir.

  • BEYANA BAĞLILIK

    17.12.2016 07:12

    Bilindiği üzere Türk Vergi sisteminde beyannameye dayanan tarh usulü seçilmiştir. Bu usule göre; mükellefler kazançlarını ilgili dönemlerde kendi kayıtlarına göre tespit ederek beyan edecekler ve bu beyanları üzerinden de vergilendirileceklerdir. Vergi Usul Kanunu'nun ihdası ile birlikte bu tarh usulünü seçilmesi kanun gerekçesinde şöyle izah edilmektedir: "Matrah unsurlarını mükellefe beyan ettirmek suretiyle bunların tar- hiyata fiilen iştirakini sağlayan usulün günden güne taammüm ettiği ve hatta matrahı münhasıran karinelerden ibaret olan vergilere bile sirayet ettiği bir vakıadır. Bu cereyan ve zaruret göz önünde tutularak yeni vergilerimiz prensip itibariyle "Beyan esasına" iptina ettirilmiş, yalnız bu prensip tahakkuk ettirilirken nazariyet vadisinde kalınmayarak basit ve bazen en basit beyan şekil ve usullerine gidilmiştir. Yeni vergilendirme usulümüzde ikmalen ve re'sen tarhiyat "Beyan üzerine tarhiyat" esasını tamamlayan fer'i usullerdir." Kanun gerekçesinden de anlaşılacağı üzere basit ve çağdaş olması bu yönüyle idareye de ek külfet getirmemesi nedeniyle beyan esasının getirildiği açıktır. Bununla beraber "mükellef kalitesine" bağlı olarak gerçek kazancı kavrama noktasında ilkel yöntemlerden daha avantajlı olduğu da iddia edilebilir. En azından birtakım karinelere göre(konutlardaki kapı ve pencere adedi veya büyüklükleri bile karine olarak kabul edilmiştir.) vergi alınmasından daha adil ve gerçekçi olduğu söylenebilir. Ancak mükellefin bildirdiği matrah üzerinden vergi alınmasının bazı handikaplarının olduğu da açıktır.Mükelleflerin gönüllü olarak vergi ödemesini beklemek fazlaca iyi niyetli bir yaklaşımdır.Tanımında da yer aldığı üzere, vergi devletin otoritesini kullanarak cebren aldığı bir para- dır.Fazla vergi ödemek istemeyen mükelleflerin bildirdikleri matrahların doğru olup olmadığının kontrol edilmesi, denetlenmesi gerekmekte- dir.Beyan esasının geçerli olduğu vergi sitemlerinde vergi denetimi de asla ihmal edilmemesi gereken bir kurum olarak ortaya çıkmaktadır.Ka- nun gerekçesinde bahsedilen fer'i usuller yani ik- malen ve re'sen tarhiyat bu noktada devreye girerek beyan esasının zaafını bir ölçüde azaltmaktadır.

  • Özellikle ll. Dünya savaşından sonra ekonomik ilişkilerdeki hızlı ilerleme, bununla beraber iletişim araçları sayesinde dünyanın hızla küçülmesi, dış ticaret işlemlerine bir ivme kazandırmıştır. Günümüzde parmakla sayılabilecek kadar azalmış birkaç ülke haricinde, dışa kapalı ekonomi kalmamıştır . Artık ülkeler için kaçınılmaz olan dış ticaret işlemleri, temel olarak ithalat ve ihracat kalemlerinden oluşmaktadır. Yazımızda, ithalat işl emleri daha çok vergisel boyutu ile tartışılacaktır.Bu bağlamda ağırlıklı olarak ithalatta oluşan vergi kayıp ve kaçağı ile bununla mücadele konul a rına değinilecektir.