Bu yazımızda, belirsiz süreli hizmet akitlerini sona erdiren sebeplerden bildirimli ve bildirimsiz tesih aç ı klanmaya çalışılacak olup, yeri geldikçe belirli süreli ve belirsiz süreli hizmet akitleri arasındaki farklılığa da değinilecektir.
Katma Değer Vergisi Kanunu'muz Destinasyon (varış ülkesinde vergilendirme) prensibine dayanmaktadır. Bu nedenle 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu 'nun 1/2 maddesine göre, her türlü mal ve hizmet ithali katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Kural olarak her türlü mal ve hizmet ithali KDV'ne tabi bulunmakla birlikte KDVK'nın 16. maddesinde bazı malların ithali KDV'den istisna tutulmuştur . Kanunda sayılan istisnalar dışındaki her türlü mal ve hizmet ithali katma değer vergisine tabidir. ithalatta KDV ile ilgili özellikli durumlar ise şöyledir ; a) Kanundaki istisnalar dışında her türlü mal ve hizmet ithali KDV'ne tabidir. b) ithalatın kamu sektörü, özel sektör veya herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından yapılması vergilendirmeye tesir etmez. c) ithalatın herhangi bir şekil ve surette gerçekleştirilmesi , özellik taşıması vergilendirmeye tesir etmez. Yani katma değer vergisi açısından ithalat işleminin ticari olup olmadığının veya ithalatı gerçekleştiren kişinin niteliğinin önemi bulunmamaktadır.
Kişinin özel servetine dahil bir mal veya hak, bir ticari işletmeye belli bir bedel karşılığında kiraya verilebileceği gibi o işletmenin sağlayacağı safi kar tutarından belli bir pay alınması şeklinde de kiraya verilebilir. Bu durumda elde edilen gelir de gayrimenkul sermaye iradıdır. Buna karşılık , kullanma ve yararlanma hakkı karşılığında bir ticari işletmenin karı ile birlikte zararına da katılım olursa, sağlanan kar payı ticari kazanç sayılır. Vakfın gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete bilfiil iştirak etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılır.
Yatırım indiriminde endeksleme uygulaması 4108 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanunu'nun Ek:4. maddesinde yapılan değişiklikle mevzuatımıza girmiştir. 4108 Sayılı Kanun'un 17. maddesiyle, GVK'nun Ek:4. maddesinde yapılan değişiklikle, 1.1.1995 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ilgili yıl kazancından indirilemeyen yatırım indirimi tutarının, izleyen ilk üç yılda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılarak dikkate alınacağı hükmü getirilmiştir. Endeksleme uygulamasının başlangıç tarihi ise 4108 sayılı Kanun'un Geçici 43. maddesinin 1. fıkrasında belirtilmiş olup anılan madde hükmü aynen şöyledir; "Gelir Vergisi Kanunu'nun bu kanunla değişik Ek:3. maddesi hükümleri 1.1. 1994 tarihinden sonra, Ek:4. maddesi hükmü 1.1 .1995 tarihinden sonra, Yatırım Teşvik Belgesine bağlanmış olan yatırımlar için 1.1.1995 tarihinden itibaren yapılan yatırım harcamalarına uygulanır."
Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 8. maddesine göre, ticari amaçlarla ihraç edilen malların bedellerinin, bu kararda öngörülen özel haller ile Bakaniıkça uygun görülen mücbir sebeplerden kaynaklanan gecikmeler hariç, fiili ihraç tarihinden itibaren en çok 180 gün içinde ihracatçılar tarafından yurda getirilerek bankalara veya özel finans kurumlarına , Türk parası olması halinde tevsiki, döviz ise satılması zorunludur. Ancak söz konusu ihracat dövizlerinin en az %70'inin fiili ihraç tarihinden itibaren 90 gün içerisinde getirilerek bankalara veya özel finans kurumlarına satılması halinde bakiye %30'una tekabül eden kısmı üzerinde ihracatçı serbestçe tasarruf edebilir. Yurda getirilmesi zorunlu ihracat bedeli dövizlerin, bu maddede öngörülen sürelerden sonra yurda getirilmesi halinde, ek süreler içinde olsa dahi, sürenin sonuncu gününde geçerli kur ile dövizin satıldığı günün kuru arasında meydana gelen olumlu fark, ilgililere ödenmeyip Destekleme ve Fiyat istikrar Fonu'na aktarılır. ihracatta fatura bedeli fatura tarihindeki T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru ile değerlenir. Yurda getirilen ihraç bedeli dövizler bankalara veya özel finans kurumlarına bozdurulduğu tarihteki fiili satış kuru ile değerlenir. Ancak hracat bedeli dövizler TPKKH 32 sayılı karara göre yurda getiriliş tarihlerine göre farklı şekillerde değerlemeye tabi tutulabilmektedir
Son yıllarda özellikle televizyon kanalları ve gazeteler tarafından yarışma ve çekilişler düzenlemek suretiyle, bu yarışma ve çekilişlere katılanlara para ve ayınlar ile parayla temsil edilebilen menfaatler verilmektedir. Bu yazımızın konusunu bu tür yarışma ve çekilişlere katılmak suretiyle elde edilen ikramiye ve ödüllerin Veraset ve intikal Vergisi Kanunu karşısındaki durumu oluşturmaktadır.
Ödünç para verme işlemleri, yasal çerçevede yapılması durumunda ikrazatçılık, yasal olmayan ~.oııardan yapılması durumunda ise tefecilik olarak adlandırılmaktadır. Odünç para verme işleri ile uğraşanların faaliyetleri ve denetlenmelerine ilişkin esaslar 90 Sayılı "Ödünç Para Verme işleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile düzenlenmiştir. Anılan KHK'ye göre ikrazatçı, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir avaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle ödünç para verme işlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerdir.
Değersiz alacaklar, değerleme günü itibariyle tahsil edilebilme olanağı bulunmayan senetli ve senetsiz alacaklardır. Vergi Usul Kanunu'nun 322. maddesine göre, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır. Yazıda konunun hukuki unsurları ve muhasebesi açıklanmıştır.
Kanuni yedek akçeler TTK'nun 466'ıncı maddesinde tanımlanmıştır. Anılan maddeye göre kanuni yedek akçeler, 1'inci tertip ve 2. tertip yedek akçeler olarak ikiye ayrılmıştır.
Kıdem tazminatı konusunda ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların sa- G hipleri, mutasarrufları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır. Herhangi bir işletmeye dahil olmayıp kişinin özel serveti arasında yer alan mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığı elde edilen gelir gayrimenkul sermaye iradı sayılır. Buna karşılık ticari bir işletmeye dahil olan mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında elde edilen kiralar ticari kazanç sayılmaktadır. Bu durum, GVK'nun 70/2 maddesinde "Yukarıda yazılı mallar ve haklar ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulundukları takdirde bunların iratları ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanır" denilmek suretiyle belirtilmiştir. Ancak, tüccarlara ait olsa dahi, işletmeye dahil bulunmayan gayrimenkuller ve hakların kiralanması karşılığında elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradı sayılır. Kişinin özel servetine dahil bir mal veya hak, bir ticari işletmeye belli bir bedel karşılığında kiraya verilebileceği gibi o işletmenin sağlayacağı safi kar tutarından belli bir pay alınması şeklinde de. kiraya verilebilir. Bu durumda elde edilen gelir de gayrimenkul sermaye iradıdır. Buna karşılık, kullanma ve yararlanma hakkı karşılığında bir ticari işletme nin karı ile birlikte zararına da katılım olursa, sağlanan kar payı ticari kazanç sayılır. Vakfı n gelirinden hizmet karşılığı olmayarak alınan hisseler ile zirai faaliyete bilfiil iştirak etmeksizin sadece üründen pay alan arazi sahiplerinin gelirleri de gayrimenkul sermaye iradı sayılır.