VergiRaporu Yazar Fotoğrafı

Vergi Müfettişi

Yiğit YILMAZ





  • Enflasyon, geçmişten günümüze zamanın şartlarına ve piyasa koşullarına bağlı olarak de- ğişkenlik göstermekte olan ve ekonomistler ile politika yapıcıların çözüm için üzerine uzun mesailer harcadığı bir problemdir. Amerika Birleşik Devletleri güçlü ekonomisine rağmen küresel düzeyde yaşanan sorunlar veya uygulanan yanlış ekonomi politikalarına bağlı olarak dönem dönem bu problem ile yüzleşerek mücadele etmek zorunda kalmıştır. Genellikle savaş dönemlerinde ve küresel ekonomik kriz zamanlarında ülkede ortaya çıkan enflasyon problemi, hane halkı ve işletmeler için problem olmanın yanı sıra dönemin yöneticilerinin de sorgulanmasına sebep olmuştur. Çalışmamızda Amerika Birleşik Devletlerinde çeşitli yıllarda yaşanan enflasyon sorunlarına ve ülkenin enflasyonla mücadele için uyguladığı politikalara yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Enflasyon, Enflasyonla Mücadele, Amerika Birleşik Devletleri’nde Enflasyon JEL Sınıflandırma Kodları: E31, H10, P44

  • Uluslararası ticaret ağlarının hızla gelişmesi ve artan arz ve talepler sonucunda ülkeler, küresel ticaretin içerisinde kendilerine yer bulabilmek, ithalat ve ihracatı artırarak ülke ekonomilerine katkı sağlayabilmek için çeşitli yollar aramaktadırlar. Bürokratik engelleri azaltan ve gerek vergisel gerekse diğer alanlarda yatırımcılara birçok avantaj sağlayan serbest bölgeler, finansal serbestleşme sürecinde sıklıkla tartışma konusu olan alanlardan biridir. Üretim ve dış ticaret konularında önemli fırsatlar sunan serbest bölgeler rekabet eşitsizliği açısından soru işareti yaratmakla birlikte ülkelere sağladığı ucuz ve düzenli ekonomik girdiler ile yüksek teknoloji ürünü mamuller vasıtasıyla sağladığı katkılar, serbest bölgelerin ekonomik kalkınma açısından oldukça önem arz ettiğini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Serbest Bölgeler, İstisnalar, Vergisel Teşvikler JEL Sınıflandırma Kodları: F49, H25, O24

  • 2008 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan finansal krizin ateşi, kısa zamanda dünyanın birçok ülkesine yayılarak küresel düzeyde ekonomik zararlar yaşanmasına sebep olmuştur. 1929 yılında yaşanan “Büyük Buhran” sonrasında çeşitli ülkelerde farklı tarihlerde birçok mikro kriz ortaya çıkmış olsa da küresel pazarlarda trilyonlarca dolarlık kayba yol açan ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasıyla sonuçlanan bu denli büyük bir kriz yaşanmamıştır. Çalışmamızda 2008 küresel finansal krizin doğuşuna ortam hazırlayan olaylar zincirinden bahsedilecek olup krizin verdiği zararlar ve sonuçlarına değinildikten sonra krizden çıkarılması gereken derslere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Finansal Kriz, Mortgage, Sub-Prime Krediler. JEL Sınıflandırma Kodları: G01, E59, H69.

  • Son yıllarda oldukça yaygın hale gelen günlük veya haftalık gayrimenkul kiralama faaliyeti, konut kiralama modelinin bir başka yöntemidir. Konutlarını bu şekilde kiraya verenler açısından çeşitli avantajları olan bu işlemlerin, konutları kiralayanlar açısından da bazı avantajları bulunmaktadır. Günlük veya haftalık konut kiralama sektöründe kayıt dışılığın tespit edilmesinin zorlukları nedeniyle oldukça yüksek miktarda vergi kaybının yaşandığı bilinmektedir. Henüz yasal bir düzenlemesi olmayan ve kimler tarafından ne amaçlarla kullanıldığının tespit edilmesinin zor olduğu günlük veya haftalık gayrimenkul kiralama faaliyetleri, beraberinde çok sayıda risk taşımaktadır. Bu tür konut kiralama faaliyetinden yararlanan kişilerin, genel olarak turistik amaçla veya iş gezileri sebebiyle tercih ettikleri konutların illegal amaçlar için de tercih edildiği görülmektedir.

  • Vergi cennetleri adından da anlaşılacağı üzere vergilemenin, bilgi paylaşımının ve şeffaflığın olmadığı ya da çok düşük düzeyde olduğu ülke veya bölgeleri ifade etmektedir. Vergi cennetlerinin globalleşen dünyada uluslararası rekabet şartlarında işletmelere ve kişilere vergi kaçırmak veya vergiden kaçınmak için çeşitli fırsatlar sunduğu bilinmektedir. Bu ülke ve bölgeler genellikle üretim ve sanayi faaliyetlerinin olmadığı küçük yüzölçümlü ve nüfuslu ülkeler olup düşük vergi oranları ile yatırımcıları ülkeye çekerek ekonomisini idame ettirmeye çalışmaktadır. OECD, dünya ekonomisine ve ülkelerin vergi gelirlerine verdiği devasa boyutlu zararlar nedeniyle vergi cennetleri ile ilgili olarak son dönemlerde yaptığı çalışmaları arttırmış olsa da bu ülke ve bölgelere yapılan yaptırımlar ve hukuki düzenlemelerin yetersiz olduğu açıktır.

  • Orta Avrupa ülkelerinden Almanya, tarihi olarak en köklü vergi sistemlerinden birine sahiptir. Alman vergi sisteminde çalışanlar için farklı vergi sınıfları oluşturulmuş olup, çalışanlar medeni durumları ve diğer kriterler dikkate alınarak vergilendirilmektedir. Alman vergi sistemi en eski vergi sistemlerinden biridir. Yüzyıllar içerisinde Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinden birisi haline gelen Almanya’nın, karakteristik disiplinli çalışma yapısı, vergi sistemi ve vergi denetim birimlerine de yansımıştır.

  • Çin Halk Cumhuriyeti’nin, 1949 yılında kuruluşunun ardından ülkede ekonomik ve vergisel açıdan çok sayıda reformlar yapılmıştır. Son 70 yılda ülkede yapılan reform hareketleri ülkenin gelirlerini artırmakla kalmamış halkın refah seviyesinin ve gelir düzeyinin artmasına da sebep olmuştur. Günümüzde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumunda bulunan Çin’in, büyüme hızı ve yapılan yatırımlar dikkate alındığında yakın bir gelecekte ekonomi alanında dünyada lider konuma gelmesi beklenmektedir. Vergi sisteminde yaptığı çeşitli yenilikler ile yabancı yatırımcıları ülkeye çekmeyi başaran Çin Halk Cumhuriyeti’nde, yatırımcı ve girişimciler için kolaylıklar sağlanarak teknolojik üretimin hız kazanması sağlanmıştır

  • Avrupa’nın kuzeyinde yer alan İskandinav ülkeleri gerek ekonomik göstergeleri gerekse yaşam standartları açısından dünyanın önde gelen ülkeleridir ve bu durum vergi sistemleri açısından da benzerlik göstermektedir. İskandinav ülkeleri olan Norveç, İsveç ve Danimarka’nın vergi sistemleri uygulamada birbirlerine yakın olup vergilerin gayrisafi yurtiçi hâsıla içerisindeki payları da oldukça yüksektir. Bu devletlerin ekonomideki paylarının yüksek olması, sosyal refah devleti politikaları ve yapılan yatırımlar bu ülkelerdeki vergi yüklerinin fazla olmasına sebebiyet vermektedir. İkili gelir vergisi sistemi modelini ilk olarak uygulamaya koyan İskandinav ülkelerinde vergi gelirlerinin artışı ve buna bağlı olarak yapılan sosyal ve ekonomik yatırımlar bu ülkelerde yaşayan vatandaşların yaşam kalitesi seviyesini yükseltmektedir. Çalışmamızda İskandinav ülkelerinin ekonomik göstergelerine ile Türkiye’nin ekonomik göstergeleri karşılaştırılacak olup, bu ülkelerde uygulamada olan vergi sistemleri ve vergi teşkilat yapıları incelenecektir.

  • Yüzyılın vergi reformu sloganıyla İskandinav ülkelerinde 1990’lı yıllarda uygulamaya konulan İkili Gelir Vergisi Sistemi, diğer vergi sistemlerinden farklılıklar içermektedir. Emek ve sermaye gelirlerinin farklı oranda vergilendirilmesini öngören İkili Gelir Vergisi Sistemi’nin saf formunda, sermaye gelirleri ve kurumlar vergisi oranı aynıdır ve hiçbir istisna tanınmamaktadır. Son yıllarda sermayenin mobilitesinin artması, vergi yükünün daha hafif olduğu ülkelere sermaye kaçışının hızlanmasına sebep olmaktadır. Global vergi rekabetinin arttığı bu dönemlerde sermayenin korunması ve yabancı sermayenin ülkeye akışının sağlanması yönünde İkili Gelir Vergisi Sistemi’nin oldukça olumlu yönleri olduğu bilinmektedir.

  • Kripto para birimlerinin çalışma prensibi kriptografi yönetimine dayanmakta olup, kripto paralar için Blockchain teknolojisi kullanılmaktadır. Bir kripto para olan Bitcoin, alanında ilk olarak ortaya çıkan sanal para birimidir. Bitcoin’in, takma adı Satoshi Nakamoto olan kişi tarafından başlatıldığı bilinmektedir. Bu çalışmamızda kripto paraların ortaya çıkışından, gelişimine, işleyişine, kullanıcılarına sağladığı avantaj ve dezavantajlarına, muhasebeleştirilmesine ve vergilendirilmesine ilişkin bilgi ve görüşlere yer verilecektir.

  • Osmanlı Devleti’nin ilk mâlî denetim teşkilatı olan Başbaki Kulluğu, devletin mali problemlerini çözmek ve vergi gelirlerini denetlemek üzere oluşturulmuştur. Çalışmamızda vergi denetimi, Osmanlı Devleti mâlî yapı, mali denetimin kurumsal gelişimi ve Osmanlı’da ilk mali denetim teşkilatı olan Başbâkî Kulluğu’nun görev ve yetkilerine değinilmiş olup, Osmanlı Devleti vergi sistemi ve organizasyonundan denetimlerine bilgi verilmiştir.